Dünyanın çeşitli ülkelerinin kütüphane, müze ve bazı kişilerin özel kitaplıklarında bulunan binlerce metnin günümüze dek bilim dünyasına tanıtılmaması ve bazılarının bilim dünyasında adı bilinse bile üzerinde yeteri kadar çalışma yapılmaması Türkoloji alanının aktüel sorunlarının başında gelmektedir. Tabii ki bu metinlerin tamamının gün yüzüne çıkartılıp bilim alemine sunulması kolay değil ve kısa bir zaman içerisinde yapılabilecek bir iş de değildir. En azından bunların içinde Türkoloji araştırmalarına ışık tutacak nitelikteki en önemli eserleri yavaş yavaş yayına sunabilsek de bilime büyük bir emek katmış olacağımızı düşünmekteyiz. Dolaysıyla elinizdeki Abdurahman Özkendi isimli Türkistanlı bir yazarın kaleme aldığı “Ḳiṣṣa-i Dāstān-ı Çingiz Ḫān” ve “Ḥażret-i Mı̇̄r Tėmür Dāstānınıŋ Beyānı” başlıklı iki bölümden oluşan eserin üzerinde yapılan bu çalışmanın da Türkoloji için önemli kaynaklardan biri olacağı kanaatindeyiz.
Bildiğimiz üzere günümüze dek “Cengiz-Nâme” nüshalarından Ötemiş Hacı’nın eseri bilim dünyasında en tanınmış olanıdır. Türkçenin doğu kolunun XV. yüzyıldaki durumuyla ilgili önemli bilgiler sunan bu eserle ilgili tarihî, edebî, etnografik ve dil özellikleri açısından başta Radloff olmak üzere Kononov, Bartold, M. Avezov, R. R. Arat, İ. Mirgaliyev, A. İnan, İ. Kemaloğlu, B. Yücel, T. Gülensoy, B. Şişman ve N. Abdurazizov gibi bilim insanları tarafından çeşitli düzeylerde çalışmalar yapılmıştır.
Bu çalışmanın esasını oluşturan Abdurahman Özkendī’nin “Ḳiṣṣa-i Dāstān-ı Çingiz Ḫān” ve “Ḥażret-i Mı̇̄r Tėmür Dāstānınıŋ Beyānı” adlı eseri üzerinde ise günümüze dek Muhtar Koja, Zikiriya Jandarbek, Zülfiya Muminova gibi araştırmacıların tarihî bakımdan ele aldığı bazı çalışmaları bulunsa da eser, dili, edebî özellikleri ve etnolojik bilgileri açısından incelenmemiştir. Aslında dünya tarihi açısından oldukça başarılı liderler olarak kabul edilen Cengiz ve Timur’un hayatı ve soy kütüğüyle ilgili mitolojiyle beslenmiş hikâyelerin yer aldığı bu kitap, hem “Cengiz- Nâme” hem de “Timur-Nâme” eserlerinin nüshaları değerindedir. Bu bakımdan eser, sadece bir edebî metin değildir, diğer “Cengiz-Nâme” ve “Timur-Nâme” nüshaları gibi Avrasya halklarının tarih araştırmaları için de mühimdir. Bunun dışında eser, Türk ve Moğol halklarının etnolojisi ve yaşam tarzına dair geniş bir bilgi içermektedir. Bir yandan Türkçenin XIX. yüzyıldaki dil malzemesi olarak da değerlendirilebilir. Bu bakımdan Senbek Utebekov’un ele aldığı bu çalışması da Türkçenin tarihî dönemlerinden Çağatay Türkçesine ait bir metin olarak monografik düzeyde incelenmesi oldukça dikkate değerdir. Çalışmanın giriş bölümünde Cengiz Han ve Emîr Timur’un hayatı ve yaptığı seferleri üzerine, “Cengiz-Nâme” ve “Timur-Nâme” nüshalarına, onların dil özelliklerini inceleyen eserlere, dil özellikleriyle ilgili görüşlere, bununla birlikte çalışmanın esasını oluşturan eserin fizikî durumu, tavsifi, anlatım üslubu, türü, edebî ve dil özellikleri hakkında geniş bir bilgi verilmektedir.
Eserin yazım, ses ve şekil özellikleriyle ilgili ana bölümde de yazar, dikronik (artzamanlı) ve sinkronik (eşzamanlı) yöntemlere başvurarak önemli sonuçlar elde etmiştir. Çeşitli morfemlerin gelişimi üzerinde geniş bir bilgi vermek ve eserin hangi lehçeye daha yakın olduğunu tespit etmek için T. Tekin, A. Caferoğlu, A. Akar, N. Hacıeminoğlu, M. Ergin, K. Eraslan, E. Gemalmaz, A. Ata, B. Yüce, A. von Gabain, J. Eckmann, M. Erdal ve Ş. Tekin başta olmak üzere onlarca bilim insanının çalışmasından yararlanılmıştır.
Türk halklarının etnolojik, kültürel, medenî, yaşam özelliklerine dair önemli ip uçları veren eserin kelime varlığı ise Dizin Sözlük ve Özel Adlar Dizini başlıkları altında incelenmiştir. Bu sözlüğün düzenlenmesi esnasında da yazar; eserin imlası ve gramer özellikleri bakımından Çağatay Türkçesi dönemi metinleriyle benzerlik gösterse de kelime varlığı bakımında daha çok Kıpçak lehçelerinin özelliklerini taşımakta olduğunu, özellikle eserde geçen boy ve kişi adlarının, çeşitli gelenek ve göreneklerin daha çok Kıpçak Türklerine ve coğrafi adların da yine Kıpçakların yaşadığı topraklarda yer aldığını tespit etmiştir. Bu yüzden bundan sonraki araştırmalar için de kaynak bir eser olabilecek seviyedeki bu çalışmanın hazırlanması esnasında titizlikle çalışan Dr. Senbek Utebekov’u tebrik eder, Üniversitem ve şahsım adına kendisine yürekten şükranlarımı sunar, başarılı çalışmalarının devamını dilerim.
PDF