Bu eser, tarihin büyük devletlerinin kitlesel orduları nasıl seferber edebildiği ve bu çerçevede orduları sadece savaş sahasına sürmekten çok öte kompleks bir organizasyon yapısını gerektiren savaş lojistiğinin işlerliği sorunsalından yola çıkarak oluşturulmuştur. Esere konu olan Kırım Savaşı’nın seçilmesindeki temel motivasyonu ise söz konusu savaşın gerek toplumsal, gerek iktisadi gerekse siyasi anlamda Türk – İslam ve Avrupa tarihi açısından takip eden dönemdeki gelişmelerin seyrini değiştiren kritik bir kırılmayı temsil etmesi oluşturmaktadır. Sahip olduğu bu eşsiz konuma ilaveten Kırım Savaşı, savaş tarihi ve savaş ekonomisi açısından değerlendirildiğinde Sanayi Devrimi’nin mutlak etkisi altında savaş teknolojisinin Doğu – Batı çatışmasında Batılı emperyal güçler lehine kesin ve de keskin bir biçimde kopuşuna sahne olmuştur.
Kuruluşundan itibaren 17. yüzyıl sonuna değin sahip olduğu cihat misyonuna bağlı olarak şekillendirdiği ikmal sistemi ile Batılı rakiplerine üstünlük sağlayan Osmanlı Devleti, 17. yüzyıldan itibaren süregelen ve gittikçe derinleşen ekonomi-politik sorunların ağırlığı altında kapitalist dönüşümü gerçekleştirememiş ve 18. yüzyılın son çeyreği ile birlikte Batılı rakiplerinin koalisyon güçleri karşısında önceki yüzyılların coğrafi ve siyasi kazanımlarını birer birer yitirdiği mağlubiyetler silsilesi ile karşı karşı kalmıştır. 19. yüzyıl bu olumsuz gidişatı tersine çevirmeye yönelik reformlar içermekteyse de gerek Tanzimat Fermanı gerekse Kırım Savaşı’nın neticesinde yayımlanan Islahat Fermanı Osmanlı Devleti üzerinde Batı nüfuzunun giderek artması ile sonuçlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu reformlar, mevcut iktisadi gerçeklikler altında ülkenin küresel ekonomik sisteme entegrasyonunu hızlandırmıştır. Osmanlı Devleti’nin Kırım Savaşı ile birlikte ilk defa dış borç almak zorunda kalması söz konusu entegrasyon sürecinin belki de en önemli halkasını teşkil etmektedir. Kırım Savaşı sırasında Batılı müttefiklere vaat edilen ve savaşın akabinde gerçekleştirilen reformlar da bu süreci tamamlayıcı niteliktedir. Bu açıdan bakıldığında savaşı ortaya çıkaran koşulları tetikleyen Batılı güçler, yayılmacı Rus Devleti’nin yıkıcı etkileri karşısında Osmanlı Devleti’ne destek vermek adına savaş sonrası dönemde devleti her alanda köşeye sıkıştıracak gelişmeleri de garanti altına almış görünmektedir.
Yukarıda anlatılan gelişmeler çerçevesinde bu kitap, İktisat Tarihi alanına katkıda bulunmak amacıyla Kırım Savaşı’nın ortaya çıktığı eko-politik sürecin ve konjonkturel koşulların etkisi altında Osmanlı Devleti’nin müttefik orduların ikmalini de içeren çok cepheli zorlu bir savaşın gereksinimlerini karşılama kapasitesini bu doğrultuda gösterdiği yeterlilik çabasını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Buna bağlı olarak savaşın sosyal, iktisadi ve siyasi etkilerinin çeşitliliği, lojistik bileşenlerin çeşitliliği altında birleştirilmeye çalışılmıştır. Analitik bütünlüğün sağlanması amacıyla arşiv kaynakları yoğun ve sistematik bir biçimde kullanılmıştır. Bu eserin ortaya çıkmasında ve iktisat tarihi alanındaki yönlendirmeleriyle üzerimde büyük emeği olan Recep KÖK ve Şevket Kamil AKAR’a yoğun minnet duygusuyla birlikte teşekkürü bir borç bilirim.