Kara ve deniz bağlantı yollarıyla Asya’dan Avrupa’ya uzanan geniş çaplı ekonomik ve ticari bağlantı projesi olan Bir Kuşak Bir Yol Girişimi (OBOR) aslında, tarihi İpek Yolu ile aynı fikirden ortaya çıkmıştır. OBOR, tıpkı tarihi İpek Yolu gibi, Çin ürünlerini özellikle Batılı ülkelere ihraç etmeyi amaçlamaktadır. OBOR girişimi, bu amacın dışında Çin’in güvenli bir ticaret alanı oluşturmasına, enerji ve gıda arz güvenliğini artırmasına da hizmet edecektir. Ayrıca girişimin dünya ekonomik ve siyasi dengelerini de değiştirme potansiyeli bulunmaktadır.
OBOR bağlantı güzergahlarında bulunan diğer ülkeler gibi üç kıtanın birleştiği eşsiz bir stratejik konuma sahip olan Türkiye’nin de bu girişimin ekonomik ve siyasi etkilerini doğrudan hissetmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle Türkiye’nin OBOR’a yönelik bir strateji belirlemesi zorunluluktur. Bu eserin hazırlanmasındaki temel amaç, Türkiye’nin bu ihtiyacını giderebilmek adına bir eylem planı sunmak ve Türkiye’nin OBOR stratejisinin belirlenmesine katkı sağlamaktır.
Çalışmanın hipotezi, altyapı yatırımları ile ticaret maliyetlerini azaltmayı amaçlayan OBOR girişiminin, Türkiye’nin dış ticaret hacmini artırıcı etki yapacağı yönündedir. Bu hipotezin belirlenmesinde, Türkiye’nin dil, din ve kültürel bağları olan ülkelerle ve daha önce düşük düzeyde ticaret yaptığı ülkelerle arasındaki ticaret maliyetlerinin OBOR girişimi sayesinde azalacağı, bunun da ticaret hacmini artıracağı düşüncesi etkili olmuştur.
Çalışmada ekonomik model olarak Yeni Ekonomik Coğrafya seçilmiştir. Çalışmada bu modelin seçilmesinin nedeni, yeni ekonomik coğrafya (NEG) yaklaşımının varsayımlarından birisinin ulaşım maliyetleri ile ilgili olmasıdır. NEG yaklaşımında buzdağı (iceberg) ulaşım maliyetleri kullanılmıştır. Ulaşım maliyetleri ile ilgili varsayıma göre, ürün eğer tüketildiği yerden uzak bir yerde üretilip farklı bir yere naklediliyorsa ürünün belli bir miktarı taşıma sırasında erimektedir. OBOR girişimi, çeşitli alt ve üst yapı yatırımları ile ticaret maliyetlerini azaltmayı amaçladığı için çalışmada NEG yaklaşımının kullanılması uygun görülmüştür.
Çalışmanın iki ampirik analiz yöntemi bulunmaktadır. Bunların birincisi, uluslararası iktisat literatüründe yaygın olarak kullanılmakta olan yapısal çekim modelidir. Çekim modelinde karşılaşılan birçok soruna dirençli olan Poisson Pseudo Maksimum Olabilirlik (PPML) tahmincisi kullanılarak analiz sonuçlarının sapmasız olması sağlanmaya çalışılmıştır. İkinci olarak ise çeşitli ticaret endeksleri (Dış Ticaretin Yıllık Bütünleşik Büyüme Hızı, Bilateral Yoğunlaşma, Sektörel Bilateral Ticaret Yoğunlaşması ve Grubel-Lloyd Endeksleri) ile ürün bazlı analiz gerçekleştirilmiştir. Çalışmada özellikle endüstri içi ticaretin seviyesini gösteren Grubel-Lloyd endeksi üzerinde durulmuştur. Bunun nedeni, NEG yaklaşımında endüstri içi ticaretin firma kümelenmesi vasıtasıyla ülkeler arasındaki ticaret hacimlerinin artmasına neden olmasıdır.
Günümüzde doğrudan ya da dolaylı olarak 150’yi aşkın ülkenin dahil olduğu bu küresel girişimden Türkiye’nin verimli ve stratejik bir şekilde nasıl faydalanacağını ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmanın, başta politika yapıcıları olmak üzere bilim insanları, iş dünyası ve ilgi duyan tüm okuyucular için değerli bir kaynak olmasını umuyorum. Bu vesileyle kitabın yazarı Dr. Erdem ATEŞ’i ve Avrasya Araştırma Enstitüsü çalışanlarını tebrik ediyorum.
PDF