Türk dili, ilk evreleri karanlık olmakla birlikte elde bulunan belgeler ve Çin kaynaklarının verdiği bilgilere göre geçmişi tarih öncesi dönemlere uzanan dünyanın en eski dillerinden biridir. Tarihî gelişim seyri içerisinde Türk dili, çeşitli iç ve dış etkenlerle değişerek gelişmiş ve çeşitli kollara ayrılmıştır. Bütün kollarıyla birlikte Türk dili bugün batıda Balkanlardan doğuda Büyük Okyanus’a, kuzeyde Kuzey Buz Denizi’nden güneyde Tibet’e kadar çok geniş bir coğrafî alanda konuşulmaktadır. Böylesi geniş bir alana yayılma sonucu Türk dili, kendisi ile köken bakımından yakınlığı olan veya olmayan pek çok dil ile etkileşimde de bulunmuştur.
Araştırmacılar, Moğolistan’da bulunan ve 687 yılı ile tarihlendirilen Çoyr yazıtının Türk dilinin taş üzerinde kazılmış en eski yazılı belgesi olduğu konusunda görüş birliği içerisindedirler. Türkçe yazılmış en eski kitap ise 930 yılı ile tarihlendirilen Köktürk harfli fal kitabı Irk Bitig’dir.
Türkler ilk yazılı belgelerini ortaya koymalarından günümüze varıncaya değin çeşitli alfabeler ve yazı sistemleri kullanmışlardır. Dolayısıyla tarih boyunca Türkler kadar çok alfabe değiştirmiş başka bir millet yoktur da denilebilir. Türk dili, metinlerle izleyebildiğimiz tarihi boyunca Köktürk, Uygur, Soğd, Brahmi, Mani, Tibet, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani, Lâtin ve Kiril alfabeleri gibi çeşitli alfabelerle yazılmıştır. Bu alfabeler arasında en uzun süre kullanılanları Uygur ve Arap alfabeleridir. Arap alfabesi, Türkçenin fonetiğine uygun olmaması ve öğrenilmesinin de güç olmasına karşın, yüklendiği dinî misyon nedeniyle Türkler tarafından en fazla benimsenen yazı türü olmuştur. Türkçenin bu kadar çok sayıda ve farklı türde alfabe ile yazılmış olması elbette Türk halklarının yapmış olduğu göçler sebebiyle çok geniş bir coğrafî alana yayılıp değişik din ve kültürlerle temasa geçmiş olmalarıyla açıklanabilir. Türk dilinin bu denli çeşitli alfabelerle yazılmış olması filolojik incelemeler esnasında zaman zaman birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir.
Türkçe tarihî metinlerin neşrinde karşılaşılan çeşitli sorunları tartışabilmek amacıyla Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörlüğü Türk Dili Bölümü, Al-Farabi Kazak Millî Üniversitesi El Yazması ve Manevi Miras Araştırma Merkezi, Kazakistan Millî Kütüphanesi ve Ğılım Ordası Merkez Bilimsel Kütüphanesi işbirliğiyle, 13-14 Haziran 2019 tarihleri arasında Kazakistan’ın Almatı şehrinde “Uluslararası Türkçe Tarihî Metin Araştırmaları Sempozyumu (Metin Yayımı, Kataloglama, Dijitalleştirme)” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlenmiştir. Tarihi çok eski devirlere giden Türk dilinin taşlara kazındığı dönemden 19. yüzyılın sonuna kadar uzanan süreçte ortaya konulan Türkçe tarihî metinler ile bu metinler üzerine yapılan araştırmalar, tarihî metin çalışmalarında karşılaşılan sorunlar, tarihî metinlerin dijitalleştirilmesi, kataloglanması ve korunması gibi hususlar sempozyumun başlıca konularını oluşturmuştur. Sempozyuma Türkiye, Kazakistan, ABD, Kırgızistan, Özbekistan, İran, Almanya gibi yedi farklı ülkeden 41 bildiri ile katılım sağlanmıştır.
PDF