19 Kasım 2015 tarihinde Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necat Coşkun "Küresel Kriz ve Gelişmekte Olan Ülkeler" adlı seminer vermiştir.
Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necat Coşkun "Küresel Kriz ve Gelişmekte Olan Ülkeler" adlı seminerinin ana konusu olarak kriz sonrası dönemde yaşanan gelişmeler ile ilgili analizlerini bildirmiştir. Bu süreçte gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik durumları, krizin bu ülke ekonomilerine etkilerinin yanısıra kriz sonrası ABD, Rusya ve Çin ekonomileri hakkında detaylı bilgiler sunmuştur. Küresel krizin üç aşaması olduğunu ilk aşamada krizin Anglo-Saxon dünyasının problemi olarak ortaya çıktığını, ikinci aşamada şekil değiştirerek Avrupa’yı etkilediğini ve üçüncü aşamada günümüzde gelişmekte olan ekonomilerin durgunluğun etkilerini daha fazla hissetmeye başladıklarını ifade etmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere nazaran daha hızlı toparlandığını belirtmiş, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının azalmasına rağmen küresel büyüme oranına gelişen ülkelerden daha önemli katkı sağladığını ifade etmiştir. 2008-2013 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerin ortalama %7 büyüdüğünü ve bu büyümenin sebepleri arasında iç pazara dönük hareketlenmeyi ve likitide bolluğunu göstermiştir. Yalnız 2014-2015 yıllarında gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin toparlanmaya başlamasına rağmen gelişen ülkelerde büyüme hızının azalmaya başladığını belirmiştir. Analizlerinin devamında büyümenin azalmasında ABD’nin ekonomisinin iyileşme göstermesinin, Çin’in transformasyon geçirmesinin ve gelişmekte olan ülkelerde özel kesimin ağır borç yükünün etkili olduğunu ifade etmiştir.
ABD ekonomisindeki normalleşme sürecinin, gelişmekte olan ülkelerin likitide ihtiyacını ciddi ölçüde sıkıntıya soktuduğunu ve küresel ekonomide belirsizliğe yol açtığını belirtmiştir. Döviz kurlarının değer kazanıp ulusal paraların değer kaybetmesi, yabancı yatırımcıların paralarını çekmesi ve faiz artışının sermaye çıkışını tetiklemesi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerini azaltmıştır. Çin hakkındaki analizlerinde Çin’in iş gücünün sınırına dayanması nedeniyel emek arzı arttırdığı için maliyet fiyatlarının artmasının ve Çin’in ihracatının %60’ını gerçekleştiren firmaların ithalata dayalı üretim yapmaları nedeniyle ithalat fiyatlarının artmasının Çin’in maliyet avantajını koruyamaz duruma gelmesine yol açtığını belirtmiştir. Bunun yanısıra Çin’in ihracattaki kayıplarını iç pazara dönerek karşılamasının, bahsedilen transformasyon sürecinin somut bir kanıtı olduğunu ifade etmiştir. Rusya üzerine yaptığı analizlerde özellikle kriz zamanında büyük ölçüde akıtılan sermayenin, şirketleri borçlanma açısından büyük sıkıntıya soktuğunu, dolayısıyla borçlanma miktarının, 2003 yılında 4 trilyon dolar iken son IMF rakamlarına göre 23 trilyon dolara kadar çıktığını sözlerine eklemiştir. Son olarak, artan durgunluk maliyetlerinin azaltılmasının ve bu noktada dünya ekonomisinin geleceğinin ABD ve Çin’in uygulayacağı politikalara bağlı olduğunu analizleri arasına eklemiştir.
Seminer sonunda katılımcılar Çin ve Rusya ekonomileri ve küresel ekonomi konularında görüş alışverişinde bulunmuşlardır.