Daniyar Nurbayev, seminerinde, ana hatlarıyla merkez bankalarının kurulma nedenleri ve ülke ekonomilerinde üstlendikleri roller hakkında çeşitli bilgiler sundu. Merkez bankalarının işleyişlerinde kararlarını genelde zaman tutarsızlığı teorisine göre aldıklarını belirtti. Nurbayev, zaman tutarsızlığı teorisine göre merkez bankasının ekonomi politikalarında güncel olaylardan etkilenmeyerek uzun dönemli planlamalar yapmasının ve bu planlara sadık kalarak gerekli adımları atmasının gerektiğini belirtti. Bu noktada merkez bankalarının kendi hükümetlerinden bağımsız bir yapıda çalışmaları ve hükümetlerin de günü kurtarma adına merkez bankalarına baskı yapmaması gerektiğini ifade etti.
Seminerin devamında, enflasyonun ülke ekonomileri açısından olumsuz etkilerine değinerek çeşitli ülkelerden örnekler verdi. Yüksek enflasyon oranlarının fiyatlara yansıması nedeniyle halkın memnuniyetsizliğini gidermek adına ülkelerin fiyatları sabit tutma gerekçesi ile daha çok para bastıklarını ve bunun para politika yönetimi bakımından olumsuz bir gelişme olduğunu belirtti. Tarihsel açıdan OECD ülkelerinin 1970’den günümüze kadar olan enflasyon oranları incelendiğinde 1990’lı yıllardan sonra önemli bir düşüşün kaydedildiğini ifade etti. Bunun sebepleri arasında OECD ülkelerinin 1970-1980’li yıllarda yüksek enflasyon oranları ile boğuşurken 1990’lı yıllara gelindiğinde para politikalarının yönetiminin merkez bankalarına devredilmesi ve hükümetten bağımsızlıklarının artırılmasını gösterdi.
Bu sayede merkez bankalarının para politikalarını güncel ve politik olaylardan uzak tutarak uzun dönemde ülke ekonomisine faydalı olacak şekilde yönetebildiklerini ve bunun neticesi olarak da günümüzdeki düşük enflasyon oranlarına eriştiklerinin altını çizdi. Ayrıca 1990’lı yıllardaki bu değişikliğe Rogoff’un 1985 yılında öne sürdüğü enflasyonun düşürülmesi adına merkez bankalarının bağımsızlığının artırılması fikrinin de katkısının olduğunu vurguladı. Nurbayev, Merkez bankalarının yönetim kadrosunun seçilme sistemi, para politikasına kimin yön vereceği ve kriz anlarında karar verme sistemi hakkında detaylı bilgiler sundu. Kazakistan’ın Ulusal Bankası’nın bağımsızlık endeksinde birçok ülkeden daha yüksek puana sahip olduğunu lakin enflasyon oranının da yüksek sayılabileceğini belirtti. Bu konuda kendisinin ve diğer bazı araştırmacıların çalışmalarının sonuçlarını paylaşarak konuşmasını bitirdi.
Seminerin sonunda katılımcılar Kazakistan Ulusal Bankası’nın işleyişi ve Kazakistan’da enflasyon konularında görüş alışverişinde bulundular.