Seminerin açılış konuşmasını yapan Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Suat Beylur dünyada son dönemlerde önemli jeo-politik değişimlerin yaşanmakta olduğunu ve dolayısıyla güç dengelerinin yeniden şekillendiğini ifade etti. Rusya-Ukrayna Savaşının bu süreci daha da hızlandırdığının altını çizen Dr. Suat Beylur, enerji, gıda ve güvenlik gibi başlıklarda Avrasya’da yeni iş birliklerinin ve dengelerin oluştuğunu ifade etti.
Dr. Albina Muratbekova seminerinde ana hatlarıyla Ukrayna savaşı, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki rekabet, Batıdan Asya’ya kayan güç dengeleri ve tüm bu olayların Orta Asya’ya yansımaları hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Küreselleşen ve ekonomik bağımlılıkların ve uluslararası hukukun güçlenmekte olduğu bir dünyada, ülkelerin birbirlerine savaş açması ve bu gerginliklerin düşürülmesinde Birleşmiş Milletlerin çabalarının yetersiz kalması sonucunda BM’nin yerinin daha da tartışılmaya başlandığını ifade etti. Ukrayna savaşı sonrasında ortaya çıkan gıda ve enerji güvenliği gibi sorunların pek çok ülkede gıda fiyatlarının artmasına ve enerji tedariki konusunda sıkıntılara yol açtığını belirtti. Bu süreçte Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’dan ithalatını azaltarak bunu yenilenebilir enerjiye kaydırma yönündeki yatırımlarını hızlandırmak suretiyle kısa ve orta dönemde söz konusu sorunları çözmeyi hedeflediğini bildirdi. Tıpkı BM gibi AB’nin Rusya-Ukrayna krizinde beklenen etkiyi gösteremediğine değinen Dr. Albina Muratbekova Türkiye’nin önemli inisiyatifler aldığını özellikle arabulucu rolü ile Tahıl Koridoru’nun hayata geçirilmesinin küresel çapta olumlu sonuçlar vermesinin önemine dikkat çekti.
Dr. Albina Muratbekova, ABD ile Çin arasındaki rekabette Çin ekonomisinin yıllar itibariyle büyüme eğilimini devam ettirdiğini ve küresel çapta yüzden fazla ülkenin en büyük ticaret ortaklarından birisi haline geldiğini ifade etti. Dahası, Çin Rusya’yı askeri olarak desteklemediklerini ifade ederken oluşan yeni jeo-politik ortamdan Pekin’in başta enerji olmak üzere olmak üzere avantajlı konumunu daha da güçlendirmeye çalıştığını dile getirdi. Bu noktada Hindistan’ın da benzer kazanımlar peşinde olduğunu, Japonya’nın ise Batı ile müttefikliğini devam ettirerek daha iddialı bir dış politika izlemeye başladığının altını çizdi.
Tüm bu jeo-politik değişimler içerisinde Orta Asya ülkelerinin çok yönlü siyasetlerini devam ettirerek kendilerini en iyi şekilde konumlandırmaya çalıştıklarını belirten Dr. Albina Muratbekova, bölge ülkeleri arasındaki iş birliği ve entegrasyon süreçlerinin Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev’in döneminde Taşkent’in daha aktif katılımı ile hızlandığını vurguladı. Dış ilişkiler konusunda ise Orta Asya ülkelerinin halihazırda güçlü ilişkilere sahip olduğu ülkelere ek olarak Orta Doğu’da Suudi Arabistan gibi ülkelerle yakın iş birliklerini artırmakta olduğunu ve Güney Doğu Asya ülkeleri ile de ikili ve bölgesel çapta bağlarını güçlendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.