Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer’in takdim konuşmasıyla başlayan seminerde Cengizhan Canaltay ana hatlarıyla, Türkiye’nin 2020 Ticari Performansı’nın Değerlendirmesi hakkında bilgiler sundu. Bu çerçevede, Canaltay, Türkiye’nin son 20 yıldaki ticari performansına bakıldığında ihracatında özellikle son 10 yıl içerisinde hızlı bir ivme yakaladığını belirterek, buna 2015 sonrasında ticaret açığını azaltma başarısını da dahil ettiğini ifade etti. Canaltay, Türkiye’nin ticari yapısı içerisinde ihracatını ve ithalatını ürün bazlı incelemeleri sonucunda ilk 20 ürünün ihracatının toplam içerisindeki payının %75, ithalatında ise bu sayının %83 civarında olduğunu dile getirdi. Buna ek olarak Türkiye’nin ticari ortaklarının değerlendirilmesinde (bölgesel yapısı bağlamında) ilk 10 ülkenin toplam ihracatın %48’ine ithalatın ise %49’una denk geldiğini bildirdi. Bu bilgiler doğrultusunda Türkiye’nin sınırlı sayıdaki ürün ticaretini kısıtlı sayıdaki ülkelerle yaptığını dile getirdi.
2020’deki ticari performans değerlendirmesi içerisinde, Türkiye’nin ihracatında en çok artış gösteren ürünlerin sebze ve meyve ile dokunabilir maddelerden hazır eşyalar olduğunu belirtirken en çok düşüş gösterenlere örnek olarak mineral yakıtlar ve mineral yağlar ve motorlu kara taşıtlarının yer aldığını ifade etti. Ticari verilerin ardından firmalar hakkında da bilgiler sunan Canaltay, bunlar arasında 2020’de kurulan firmalarda bir artış gözlemlenerek kapananların sayısının da düşük olmasının ilgi çekici olduğunu belirtti. 2019’da anonim firma sayısının 11.447’den 14.046’ya, limited şirketlerin ise 72.641’den 87.258’e yükseldiğini dile getirdi. Aynı eğilimin yabancı sermayeli şirketlerde görülmediğini, onların sayısında; anonim firmalarda 1149’dan 1046’ya ve limited de ise 11485’ten 9136’ya düşüşün yaşandığını vurguladı.
Öte yandan firmaların sektörel dağılımına ve ihracat performanslarının bölgesel yapısına bakıldığında, İstanbul’un açık ara 81 milyar dolar ile önde olduğunu ve kurulan firmaların %40’ının, kapananların ise %49’unun İstanbul’da yer aldığını ifade etti. Öte yandan, 2020’de en iş yapmak için rağbet gören başlıca sektörün inşaat olduğunu ve en fazla kepenk indiren şirketlerin de lokanta ve yemek servisi sektöründe yer aldığını anlattı. Canaltay, ülkeye yapılan doğrudan yatırımların da önemine vurgu yaparak Türkiye’nin önde gelen ticari ortaklarından ilk beş yatırımcı arasına sadece Almanya’nın girebildiğini belirtti. Diğer ülkelerin ise sırasıyla Danimarka, Katar, İspanya ve Lüksemburg olduğunu ve en çok yatırım yapılan sektörlerin finans ve sigorta faaliyetleri, parasal aracı kuruluşların faaliyetleri (bankalar), toptan ve perakende ticaret, imalat olduğunu ifade etti.
Araştırmacı Cengizhan Canaltay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ağustos 2019’da duyurduğu «Yeniden Asya» girişiminin ana hatlarıyla Türkiye’nin Batı ile uzaklaşma yaşamadan Asya ülkeleri ile ekonomik bağlarının gelişimini amaçladığını vurguladı. COVID-19 nedeniyle gerekli gelişimin 2020’de gösterilememesi nedeniyle 2021’de bu doğrultuda çok daha fazla adımın atılmasının beklendiğini söyledi. Bu çerçevede özelde Güney Kore, Japonya, Endonezya, Çin, Singapur ve Malezya’dan bahsedilmekte olduğunu, genel kapsamda ise Türkiye’nin ASEAN ülkeleri ile ticari ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi adına Dışişleri Bakanlığı önderliğinde pek çok girişim gerçekleştirildiğini de vurguladı. Son olarak gelecek tahminleri açısından da bilgiler sunarak Türkiye’nin GSYİH’sinin 2020’de %0.5 büyüme kaydederek dünyada Çin’den (%2) sonra en iyi orana sahip olduğunu ve 2021 ve 2022 içinde Dünya Bankası’na göre %4.5 ve %5, Uluslararası Para Fonu’na göre ise 2021’de %6 büyüyeceğinin tahmin edilmesinin gelişmiş ülkeler için biçilen 2021’de %3, Avro bölgesi %3.6’den daha fazla olduğunu ifade etti. Canaltay, önümüzdeki birkaç sene içerisinde ticaret dinamiklerinin hızlı bir şekilde toparlanarak tekrar yükseliş eğilimine geçeceğini sözlerine ekledi.
Seminer, katılımcıların konu ile ilgili çeşitli düşüncelerini aktarmaları ve soru-cevap bölümü ile sona erdi.