Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer’in moderatörlüğünü yaptığı “Aral Denizi Havzasında Güvenin ve Epistemik Toplulukların Rolü” başlıklı panele IHE Delft Su Eğitimi Enstitüsü uzmanları Botagoz Sharipova ve Dr. Jenniver Sehring çevrimiçi olarak katıldılar.
Botagoz Sharipova ve Dr. Jenniver Sehring, sunumlarında Aral Denizi havzasında sınıraşan su yönetimi ve ilgili meselelerin ele alınmasında güvenin ve epistemik toplulukların rolünün önemini vurgulayarak, Aral Denizi havzasındaki beş ülkede yapılan araştırma verilerine dayanarak, ülkeler arasında tam teşekküllü bir işbirliği mekanizmasının tesis edilememesinde güven eksikliğinin belirleyici olduğunu ifade ettiler. Araştırmacılar, güven eksikliğinin özellikle, sulama ve hidroelektrik santral inşaatı gibi alanlardaki anlaşmazlıkların temel nedeni olduğunu belirterek, güven ve epistemik toplulukları araştırmalarının ana değişkenleri olarak belirledikleri sunumlarında aşağıdaki hususları katılımcılarla paylaştılar;
Epistemik topluluk, genel bilginin üretim sürecini bulmayı mümkün kılar ve aynı zamanda uzman bilgisinin taşıyıcılarının öznelliğinin gelişimindeki bir sonraki doğal aşamadır. Sovyetler Birliği döneminde epistemik toplulukların ortak değer ve inançları, ortak bilgi ve paradigmaları, ortak uygulama ve yaklaşımları, ortak girişimleri, kuşaklararası sürekliliği ve karar vericilerle etkileşimi bulunmaktaydı. Ancak, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, epistemik topluluklar eski önemlerini yitirdiğinden bu ortaklıklar etkileşim kayboldu. Bunun ilave olarak eskiden ortak çıkarlar merkezinde bir güvensizlik yokken, yeni dönemde ulusal çıkarlar doğrultusunda havza ülkeleri arasında güvensizlik ortaya çıkmıştır.
Araştırmada incelenen beş Orta Asya ülkesinin tamamının katılımıyla kurulan Orta Asya Ülkelerarası Su Koordinasyonu Komisyonu – Bilimsel Enformasyon Merkezi (SIC ICWC), genelde bölge ülkelerinin bilimsel ve tasarım organizasyonlarından oluşan bir ağı koordine etmektedir. Bu yönüyle söz konusu Merkez, su yönetimi alanlarında analitik ve bilgilendirici bir organ olarak bölgedeki epistemik topluluğun bir örneği niteliğine sahiptir. SIC ICWC’nin Rogun barajı üzerine olan çalışmaları dikkate alındığında, su uzmanlarının epistemik bir topluluk olarak ortak bir pozisyonu olmadığı ve bilimsel bilginin karar vericiler tarafından kullanılmadığı, ayrıca araştırma sonuçlarına ilişkin bilim camiasında şüpheler olduğu söylenebilir. SIC ICWC’nin yetersiz işbirliği mekanizmasından kaynaklanan söz konusu sorun Kırgızistan örneğinde de açıkça görülmektedir. Özetle, Sovyetler Birliği döneminde birbirine sıkı sıkıya bağlı olan epistemik topluluklar, günümüzde hem siyasetçiler arasında hem de bilim camiasında görülmemektedir.
Panelin sonunda söz alan Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, belirtilen sorunların başka bölgelerde de bulunduğunu kaydederek, aslında, bilimsel çıkarları en üst düzeye çıkarmak yerine, bilim camiasının araştırmalarını ve iklim değişikliği gerçeğini görmezden gelmenin yaygın bir sorun haline geldiğini ifade ederek konuşmacılara teşekkür etti. Panelde, katılımcılar da konu hakkında soru ve görüşlerini paylaştılar.