Avrasya Araştırma Enstitüsü tarafından, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Uluslararası Türk Akademisi ile birlikte 19-27 Eylül 2016 tarihleri arasında Avrasya Yaz Okulu düzenlendi. Avrasya Yaz Okulu programı kapsamında Almatı ve Türkistan şehirlerinde Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’dan gelen alanında uzman akademisyenler tarafından çeşitli konularda dersler verilmiş, ayrıca Almatı ve Astana’da devlet kurumları ziyaret edilmiştir. Yaz Okuluna Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Almanya, Polonya, Ukrayna, Kırgızistan, Özbekistan, Gürcistan ve Beyaz Rusya’dan 20 yüksek lisans ve doktora öğrencisi kabul edilmiştir.
Avrasya Yaz Okulunun amacı Türkiye, Kazakistan ve Dünyanın çeşitli bölgelerinde Orta Asya ve Avrasya bölgesi üzerine çalışan yüksek lisans ve doktora öğrenimi gören genç akademisyenlerin bölgeyi ziyaret imkânı sağlayarak birincil elden bilgi edinmelerine olanak sağlamak, ekonomi, siyaset, kimlik ve Avrasya'nın dış politikası ile ilgili temel sorunları tartışmak, ortak sorunların tespitinin yapılması ve ortak çözüm önerilerini aramak, genç akademisyenleri bir araya getirerek görüş alışverişinde bulunmalarını sağlamak, muhtemel ortak projeleri teşvik etmek, yaz okulu katılımcılarını Kazakistan’ın dış politikasına yön veren kuruluşlar ile tanıştırmak olarak planlanmıştır.
Açılış konuşmasını Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili sayın Prof. Dr. Mehmet Kutalmış’ın yaptığı Avrasya Yaz Okulu’nun ilk açılış oturumunda Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Nevzat Şimşek’in adına Enstitü Müdür Yardımcısı Dr. Aidarbek Amirbek ve araştırmacı Cengizhan Canaltay katılımcılara enstitünün faaliyetlerini tanıtan bir sunum gerçekleştirmiştir. Prof. Dr. Mehmet Kutalmış konuşmasında katılımcılara Orta Asya’nın Asya’nın kalbinde bulunduğunu, bilim ve teknolojik gelişmelerin bu topraklarda 1000-1500’lü yıllara kadar altın çağını yaşadıktan sonra Fransız devrimi ile bu gelişmelerin Batı’ya kaydığını belirtmenin yanında bu gelişmelerin son 50 yıl içerisinde tekrar Doğu’ya kaymakta olduğunu ifade etti. Konuşmasının devamında İpek Yolu’nun tarih boyunca ekonomik değeri olan eşyaların yanında kültürleri, dini ve değişik dilleri taşıdığını belirterek Avrasya coğrafyasında birden çok etnik grubun ve dinin bir arada barış içinde yaşadığını sözlerine ekledi. Ayrıca, Hoca Ahmet Yesevi’nin kendi zamanında bilim, dürüstlük ve barışı teşvik ettiğini ifade etti. Buna ek olarak Hoca Ahmet Yesevi’nin vefatının 850.nci yıl dönümü olması sebebiyle yürütülen çalışmalar ve Üniversitenin faaliyetleri hakkında bilgiler verdi. Günümüzde ise Orta Asya’nın enerji kaynaklarının bölgeye duyulan ilgiyi artırdığını belirtti. Katılımcılara yaz okulu sonrasında da üniversitemiz ve enstitümüz ile ilişkilerinin devam etmesini temenni ettiğini ifade etti.
Avrasya Yaz Okulu programı çerçevesinde Türk dili konuşan ülkelerin ekonomik entegrasyonu, Avrasyacılık ve kimlik üzerine tartışmalar, ulaşım ve altyapı projeleri, enerji ve su güvenliği sorunları, Hazar Denizi’nin yasal statüsü ve bölgesel işbirliklerinin geleceği, Avrasya’da güvenlik sorunları ile Avrasya’nın dini yapısı ve Hoca Ahmet Yesevi’nin etkisi konularında dersler verilmiştir.
Dersler çerçevesinde Türk Keneşi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Abzal Saparbekuly, bölgesel entegrasyon açısından Türk Keneşi’nin rolü ile Türk Keneşi’nin tarihi İpek Yolu'nun canlandırılmasındaki sorumlulukları konularına değindi. Dr. Abzal Saparbekuly konuşmasında Türk Keneşi’nin faaliyetleri ve projeleri hakkında detaylı bilgiler sundu. Genel hatlarıyla bölgesel organizasyonların çalışma sistemleri ile bölgeselcilik kavramı hakkında bilgiler vermenin yanısıra Avrupa Birliği, Şangay İşbirliği Örgütü, Bağımsız Devletler Topluluğu ve diğer oluşumlar hakkında da çeşitli bilgiler sundu. Buna ek olarak bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi için çeşitli sektörlerde yapılan ve atılması gereken adımlardan bahsetti. Derste ayrıca İpek Yolu’nun tarihsel açıdan önemine değinerek bu güzergâh boyunca ipek ve diğer malzemelerin yanında kültürlerin, dillerin ve dinlerin taşındığını belirtti. Öte yandan İpek Yolu’nun tarih boyunca önemini yitirmediğini vurgulayan Saparbekuly dünya ekonomisinin tekrar doğuya doğru kaydığını sözlerine ekledi. Yük taşımacılığında deniz yolunun fiyat avantajı nedeniyle en çok tercih edilen metot olduğunu belirtmekle beraber süre açısından bakıldığında uzun ulaştırma süreleri nedeniyle Avrasya kıtası üzerinden kara yolu taşımacılığının öneminin arttığını belirtti. Çin hükümetinin yeni ekonomik kalkınma programının ana özelliklerinden birisi olarak tren yollarının entegrasyonu ile karadan ulaşımı geliştirmek olduğunu ifade etti ve bu konu üzerinde en büyük projenin tek yol tek kemer projesi olduğunu vurguladı. Dersin sonunda ulaşım, turizm ve gümrük sektörleri hakkında bölge ülkeleri arasında işbirliklerinin geliştirilmesinin gerektiği yönünde kendi görüşlerini bildirdi.
Ulusal Savunma Üniversitesinden Doç. Dr. Erica Marat ise dersinde terörizmin arkasındaki mantık, ortaya çıkma nedenleri ve çeşitli boyutları hakkında analitik analizlerde bulundu. Terörizmin bireysel terörizm, şikâyet ve kinci terörizm, organize suç ve terörizm gibi farklı çeşitlerinin bulunduğunu ifade etti. Ayrıca, insanların radikalleşmelerinin ana nedenleri arasında politik, ideolojik ve ekonomik sebeplerin yer aldığını bildirdi. Marat terörün tanımı, Avrasya bölgesindeki terör örgütleri ile suç örgütlerinin yapılanmaları, ideolojileri, finansman kaynakları gibi konular hakkında çeşitli bilgiler verdi. Ayrıca terör örgütleri ile suç örgütleri arasındaki farklılıklar ile benzerliklere değinerek kendi görüşlerini ifade etti. Terör örgütleri arasında DAEŞ’in gelişimi, yabancı savaşçılarının geldikleri ülkeler ile nedenleri üzerine bilgiler sundu. Buna ek olarak DAEŞ’e katılımlarda eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelen grubun en hızlı artış gösteren grup olduğunu vurguladı. Dersin devamında eski ve yeni organize suç örgütleri ile terörist grupların arasındaki değişime dikkat çeken Marat eski ve yeni gruplar arasındaki en önemli değişikliğin yeni grupların sadece kendi bölgelerinde kalmayarak daha küresel hedeflerinin olması olduğunu belirtti. Yeni terörist grupların sadece belirli ülkeleri hedef almakla kalmayarak toplum ve kültürlere top yekûn savaş açtığını ve daha spekülatif saldırlar peşinde olduklarını belirtti. Öte yandan terörist grupların finansal kaynak arayışlarında ise suç örgütleri gibi kapitalist sistemden yararlanarak değişik yasa dışı işlerden beslenmeye başladıkları yönünde görüşlerini bildirdi. Suç örgütlerindeki değişikliklerden söz ederken eski mafya tipi yapılanmalardan daha çok suç örgütü ve terör örgütü karışımı melez yeni oluşumların ortaya çıktığını sözlerine ekledi.
Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesinden Doç. Dr. Nazım Caferov Avrasya ülkelerinde kimlik tartışmaları ve Avrasyacılık adlı ders sunumunda genel olarak ulusal kimliğin tanımı, Avrasya ülkelerinde milli kimlik tartışmaları ve bu tartışmaların sınıflandırılması konularından bahsetti. Kimlik tanımlarındaki iç ve dış dinamiklerin yanı sıra ulusal kimlik merkezli tanımlamalar hakkında bilgiler verdi. Avrasya nedir? sorusu üzerinden coğrafi, jeopolitik ve kimlik konularında tanım ve tariflerde bulundu. Konuşmasının devamında Avrasyacılık modellerine değinen Caferov diğer modeller ile karşılaştırıldığında Rusya modelinin en birikimli ve iddialı olduğunu ifade etti. Burada bu modelin önceleri Sovyet egemenliğinin yeniden inşası gibi ideolojik dozu yüksek fikirlerden daha kapsayıcı ve rasyonel olan Avrasya Ekonomik Birliği gibi fikirlere dönüştüğünü sözlerine ekledi. Ayrıca Kazakistan ve Türkiye modelleri hakkında da bilgiler sunarak kendi görüşlerini iletti.
Avrasya Araştırma Enstitüsünden Dr. Aidarbek Amirbek bağımsızlıktan günümüze Kazakistan dış politikasının aşamaları ve özellikleri adlı dersinde genel olarak dış politika teorileri, karar verme yöntemleri ve dış politikayı etkileyen faktörler hakkında bilgiler verdi. Kazakistan’ın dış politikasını etkileyen faktörler arasında ülke liderlerinin şahsiyetleri, ülkenin milli gücü ve uluslararası sistemdeki konumunun yer aldığını belirtti. Kazakistan’ın dış politikasının 4 aşamasının olduğunu vurgulayarak bunların sırasıyla 1991-1995, 1996-2001, 2002-2014 ve 2015’den günümüze kadar olan dönemler olduğunu sözlerine ekledi. İlk dönemde bağımsızlığını güçlendirmek için ABD ve bölgedeki diğer etkili aktörlerin isteğine dayalı tavizleri içeren dış politika izlediğini ifade etti. 1996-2001 yılına girildiğinde ise Kazakistan'ın bağımsızlığını güçlendirmek için çok taraflı dış politikanın uygulamaya konulduğunu ve herkesle dostluk prensibine dayalı güçlü devletlerin çıkarlarını dengelemeyi öngören bir dış politika izlendiğini ifade etti. 2002-2014 yılları arasında Rusya’daki iktidar değişimi ile Kazakistan dış politikasına Rusya’nın etkisinin arttığını ve Kazakistan’ın Rusya’nın önderliğindeki hem güvenlik hem de ekonomik entegrasyon girişimlerine etkin bir şekilde katılmaya başladığını ifade etti. Buna ek olarak bu dönemde Çin vektörünün de Kazakistan dış politikası üzerinde etkili olmaya başladığının altını çizdi. 2015’den günümüze kadarki dönemde Rusya’nın Kazakistan dış politikasında önceliğinin ortadan kalkmamakla birlikte, Çin vektörünün ağırlık kazanmaya başladığını belirtti. Ayrıca değişik dönemlerdeki önemli tarihsel gelişmeler hakkında detaylı bilgiler sundu.
Orta Asya Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden Dr. Farkhod Aminjonov Orta Asya enerji ihracat çeşitlendirme politikalarında görünmeyen tehlikeler konulu dersinde ana hatlarıyla enerji güvenliği, Orta Asya’da enerji ulaşımı altyapısı, Orta Asya ülkeleri arasındaki ticaret ve işbirliğinin yanı sıra dış pazarlara enerji kaynaklarının ihracatı konuları hakkında bilgi vermenin yanında kendi analizlerini de sundu. Bölge ülkelerinin enerji güvenliğinin birbirine bağımlı olduğunu belirterek ülkelerin tek başlarına kendi enerji güvenliklerini artırma çabalarının diğer bölge ülkelerine zarar verdiğini ifade etti. Orta Asya ülkelerinin enerji güvenliği durumlarını değerlendirirken Özbekistan’ın bağımsız ama güvensiz olduğuna vurgu yaparak iç tüketim miktarının üretime yaklaştığını ifade etti. Türkmenistan’ın da dış şoklara karşı son derece savunmasız olduğunu ifade etti. Ayrıca Türkmenistan’ın yabancı müşterilerine geniş miktarlarda yükümlülüklerin olmasının iç reformları tetikleyebileceğinin altını çizdi. Kazakistan’ın enerji çeşitlendirme politikalarında enerji işleme, taşıma ve arz kapasitesinde yetersizlik yaşadığını belirtti. Kırgızistan’ın enerji üretiminin mevsimsel faktörlere bağımlı olmasına vurgu yaptı. Tajikistan için ise enerji güvenliğinin yüksek maliyetinden bahsetti. Dr. Aminjonov bölge içi işbirliği ile dış ticareti karşılaştırdığında, dış ticaretten elde edilen gelirin enerji güvenliğini değil ekonomik güvenliği sağladığını belirtti. Bölge içi işbirliğinde enerji güvenliğini sağlamaya yetecek olan yıllık 4 bcm gazın Orta Asya-Doğu Asya (80 bcm yıllık) veya Orta Asya-Rusya (50 bcm yıllık) hatlarındaki ihracatı sekteye uğratmayacağının altını çizdi. Öte yandan enerji israfı ve verimsiz kullanımı, birleşik enerji sistemi hakkında bilgiler verdi.
Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesinden Dr. Sergey Zhiltsov Orta Asya ve Hazar Bölgesinde boru hatları altyapısında yeni fırsatlar ve zorluklar konulu dersinde Hazar bölgesinde arama ve boru hatlarının tarihi, boru hatlarının hayata geçirilmesinde önemli rol oynayan jeopolitik ve ekonomik sebeplerden bahsetti. Buna ek olarak bölge ülkeleri, yabancı aktörler ve uluslararası şirketlerin çıkarları ve izlemekte oldukları politikalar hakkında bilgiler sundu. Hazar bölgesinde petrol ve gaz kaynaklarına 1960’lı yıllardan sonra ilgi duyulmaya başlandığını belirterek bölgede en eski arama çalışmalarının Azerbaycan’da 1900’lü yılların başında gerçekleştirildiğini ifade etti. 1990’lı yılların başlarında Azerbaycan’ın kendi enerji politikasına çok önem verdiğini belirtti ve Batılı ülkelerle enerji konusunda ilişkilerini Kazakistan’a nazaran daha hızlı geliştirdiğini sözlerine ekledi. Dersin devamında Bakü-Tiflis-Ceyhan, Hazar boru hattı konsorsiyumu, Baku-Novorossiysk boru hatları hakkında detaylı teknik bilgiler vermenin yanısıra ekonomik ve jeo-politik önemleri üzerine analizlerini paylaştı. Buna ek olarak bölge ülkeleri ile Rusya arasındaki enerji ticareti ile ilgili bilgiler verdi. Örneğin Rusya’nın Türkmenistan’dan gaz alımını azaltmasının iki ülke arasındaki ilişkileri gerdiğinden bahsederken Rusya’nın 2016 yılında gaz alımını durduğunu ve bu durumun 2017 yılında da devam edeceğini belirtti. Dr. Sergey Zhiltsov Hazar Denizi’nin yasal statüsü çalışma grubunun aktif bir şekilde çalıştığını fakat jeo-politik, ekonomik ve üretim seviyeleri konularında değişik sorunlar yüzünden ortak bir karara gelinemediğini ifade etti. Lakin bir sonraki Hazar Denizi'ne kıyısı olan ülke liderlerinin katıldığı zirvede büyük gelişmeler yaşanabileceğinin konuşulduğunu belirtti. Uzlaşıya ancak ülkelerin duruşlarından taviz vermesi ile mümkün olacağını belirten Zhiltsov ülkelerin buna sıcak bakmaya başladığını ifade etti.
Kazak Alman Üniversitesinden profesör Vasiliy Korolev Yeni İpek Yolu “Bir Yol Bir Kemer” projesi içinde Avrasya’nın transit potansiyeli hakkında ders verdi. Korolev dersinde öncelikle lojistik sektörü ve lojistik uzmanlığı üzerine teknik detaylar ve ayrıntılar ile ilgili öğrencileri bilgilendiren bir sunum yaptı. Sunum sırasında lojistik uzmanlığının iş tanımı, yük taşımacılığı ve ulaşım sektörleri ile arasındaki farklılıklara değindi. Ayrıca, Kazakistan’da kaliteli lojistik uzmanlarının yetersizliğine vurgu yaparak Kazakistan ile Türkiye ve Avrupa ülkelerinden örnekler vererek genel karşılaştırmalarda bulunup bölgedeki sorunlar hakkında kendi analizlerini ifade etti. Çin’in “Bir Yol Bir Kemer” girişiminin ticaret, doğrudan dış yardım ile kültürel etkileşimi artırmayı hedefleyerek küresel ilişkilerde daha etkin bir rol oynamasına olanak sağlayacağını düşündüğünü ifade etti. Çin’in yoğun bir şekilde diplomatik faaliyetlerine devam ettiğini ve 2015 yılındaki Çin-Orta Asya Forumunda Çin ile tüm Orta Asya ülkelerinin “İpek Yolu Ekonomik Kemer’in Ortak İnşası” anlaşmasını imzaladığını belirtti. Çin ve Orta Asya ülkelerinin ekonomileri üzerine bilgiler vermenin yanında Avrupa ve Asya arasındaki ticari ilişkilerden bahsetti. Kazak Demiryollarının 2020 yılına kadar Çin ile Avrupa arasındaki ticari ulaşım pazarındaki payının 6%’ya çıkarmayı hedeflediğini lakin günümüzde deniz ulaşımının payının 98% olduğunu ifade etti. Karadan ulaşımın deniz yolculuğundan daha kısa sürmesine rağmen deniz yolcuğuna kıyasla yüksek fiyatlar, gümrüklerdeki sorunlar ve yeterli sayıda sevkiyat konularındaki kaygıların giderilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Konuşmasının devamında Korolev ana teknik sorunlar arasında aktarmalarda Kazakistan’daki kabotaj kuralları ile ilgili yaşanan sorunlar ve konteynerizasyonun çok kullanılmaması sorunlarına değindi. Daha sonra Avrasya bölgesinde ulaşım altyapısı, kapasitesi ve “İpek Yolu Ekonomik Kemer” projesine entegrasyonu üzerine görüş ve analizlerini paylaştı. Buna ek olarak Kazakistan’da konteyner taşımacılığının geliştirilmesine yönelik kendi görüşlerini ifade etti.
Türk Akademisinden Dr. Bakhyt Ezhenkhan-uli Çin kaynaklarında Türk tarihi ve Eski Qing Hanedanlığı ile Kazaklar arasındaki ilişkiler ve bırakmış olduğu miras konulu dersinde ana hatlarıyla İç Asya Türk Tarihinin Özellikleri, Çin kaynaklarında Türk toplumu hakkında değişik dönemlere ait kaynaklar ve Çin kaynaklarında Türk tarihi çalışmalarında karşılaşılan sorunlara değindi. Göktürk Devleti hakkında verdiği bilgiler arasında Göktürklerin kültürel ve dilbilimi, İpek Yolu, kültürler ve medeniyetler arası iletişimi hakkında tarihi belgeler ve eserlerden de örnekler göstererek bilgiler sundu. Proto-Türkler ile İç Asya’da yaşayan göçebeleri birbirleri ile bağlama girişimlerinin birçok antik Çin klasikleri ve eski tarihi kitaplarda mevcut olduğunu ifade etti. Ezhenkhan-uli 220-589 yılları arasında Wei, Jing, Güney ve Kuzey Hanedanlıkları dönemlerinde Türkler hakkında yazılan eserlerden örnekler sundu. Ayrıca, Çinliler tarafından kaydedildiği onaylanan Türk halkları Tiele, Gaache ve Yuebanlar hakkında bilgiler verdi. Buna ek olarak Çin kaynaklarında bulunan bazı kayıtlardaki bilgilerin benzerlerinin Bizans kaynaklarında da yer aldığını ifade etti. Konuşmasında 6-20. yüzyıllar arasında Türk toplumları üzerine bilgi içeren çeşitli belgeler hakkında bilgiler verdi. Dersin devamında Abılay Han ve Manchu Han arasındaki yazışmalar ve Qing hanedanlığının Kazaklar ve onların kontrollerindeki coğrafya hakkındaki görüşlerinden örnekler verdi ve iki taraf arasındaki ilişkiler ve ticaretin nasıl yürüdüğü üzerine bilgiler sundu. Dersin sonunda ise bu alanda yapılan yeni çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Avrasya Yaz Okulu kapanış konuşmasını Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız yaptı. Yıldız konuşmasında geçen yıl Astana’da düzenlenen Türk Dünyası liderleri zirvesinde Kazakistan Cumhurbaşkanı sayın Nursultan Nazarbayev’in Ahmet Yesevi Üniversitesini Türk Dünyasının ortak üniversitesi yapmayı teklif ettiğini ve bu teklifin katılan Türk Dünyası liderleri tarafından kabul edilerek Ahmet Yesevi Üniversitesinin Türk Dünyasının ortak üniversitesi olduğunu belirtti. Ahmet Yesevi Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü olarak bu ortak üniversite misyonu doğrultusunda bazı faaliyetler planladıklarını ve bunların arasında en önemlilerinden birinin de Avrasya Yaz Okulu olduğunu vurguladı. Avrasya Yaz Okulunu önümüzdeki yıllarda Türk Dünyasının değişik ülkelerinde yapmayı planladıklarını sözlerine ekledi. Üniversitenin Türk Dünyasına yönelik diğer faaliyetlerine değinirken bunların arasında 6-7 Ekim 2016 tarihleri arasında Ankara’da Uluslararası Türk Akademisi, TÜRKSOY, TÜRKPA, Kazakistan Büyükelçiliği, TİKA ve ASEM kuruluşları ile birlikte Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlıklarının 25. yılı Sempozyumundan bahsetti. Konuşmasının devamında Hoca Ahmet Yesevi’nin vefatının 850. Yıldönümünde Ahmet Yesevi Üniversitesi olarak UNESCO nezdinde yapılan girişimler ile bu yılı Hoca Ahmet Yesevi yılı ilan ettirdiklerini ifade etti. Bu yıl içerisinde Kazakistan, Türkiye ve Türk Dünyasının değişik ülkelerinde 25 başlık altında 250 faaliyet planladıklarını belirterek şu ana kadar bu faaliyetlerin 60%’ını tamamladıklarını sözlerine ekledi. Konuşmasının sonunda Avrasya Yaz Okulu düzenleme düşüncesi ve düzenlenmesinde geçen emeği nedeniyle Doç. Dr. Nevzat Şimşek’e teşekkür etti. Ayrıca Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının projeye katkılarının önemini vurgulayarak hem Uluslararası Türk Akademisine hem de Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığına teşekkür etti. Son olarak yaz okulu öğrencilerine katılımlarından dolayı teşekkürlerini iletti.
Yaz okulunun Türkistan kısmında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Zülfikar Güngör Hoca Ahmet Yesevi’nin dini anlayışının temelleri ile Avrasya'daki Dinî Yapıya Genel Bakış konulu dersine öncelikle Hoca Ahmet Yesevi’nin hayatı hakkında bilgi vererek başladı. Öncelikle Avrasya coğrafyasındaki dini yapı hakkında verdiği bilgilerde Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi semavî/ilâhî dinler girmeden önce, Budizm, Maniheizm, Zerdüştlük ve Şamanizm gibi dinî anlayışların hâkim olduğu belirtti. Bölgede yaşayan Türk topluluklarının büyük çoğunluğunun İslam dinini kabul etmesi ve Rusların ise Hristiyanlığı kabulü bu iki dinin bölgenin dinî anlayışını şekillendirmesine sebep olduğunu ifade ederek günümüzde bu durumun aynı şekilde devam ettiğini belirtti. Buna ek olarak Rusların Hristiyanlığı kabulü ve Türklerin İslam’ı kabulü konusu üzerinde detaylı bilgiler sundu. Dersin devamında başta Divan-ı Hikmet olmak üzere Risâle Der-Adâb-ı Tarikat ve Risâle Der-Makamat-ı Erba’în eserleri hakkında bilgiler verdi. İslâmiyet’in kabulünden önce Türkler arasında sözlü bir şiir geleneği olduğundan bahseden Güngör İslâmiyet’in kabulünden sonra bu şiir geleneğinin, bu kez İslâmiyet’in yayılması ve yerleşmesi için vâsıta olarak kullanıldığını dile getirdi. Orta Asya’da Türkler arasında tasavvuf anlayışının yayılmasında Müslüman şairlerin kısa zamanda tasavvufî kimliğe de bürünerek, hitap ettikleri topluluklara İslâmiyet’in temel esasları yanında, tasavvufî duygu ve yaşayış tarzını da ifade etmeye ve yerleştirmeye çalıştıklarını belirtti. Bu şairler arasında en önemlilerinden birisinin Hoca Ahmet Yesevi olduğunu ifade etti. Ayrıca hikmet kelimesinin anlamı ve Divan-ı Hikmet’in yapısı hakkında çeşitli detaylı bilgiler sunmanın yanında hikmetlerden örnekler gösterdi. Hoca Ahmet Yesevi’nin fikirleri, eserleri ve yetiştirdiği talebeler ile Avrasya coğrafyasında Anadolu ve Balkanlarda birçok ülkeye öğretilerinin vardığını belirtti. Yeseviliğin tasavvuf tarihimiz açısından en önemli özelliğine değinirken onun Türklerde kurulan ilk tarikat olması ve Hikmet adlı şiirlerinde kullandığı tarihî Türkçe ile Türk dilinin edebiyat dili olarak gelişmesine de çok önemli katkılar sunduğunun altını çizdi. Yaz okulunu başarıyla tamamlayan katılımcılara kendi uzmanlık alanlarındaki bilgi ve tecrübelerini artırmakla kalmayarak akademik analiz yapma yeteneklerini de geliştirme imkânı sağlanmıştır. Ayrıca, Kazakistan’ın iç ve dış politikasına yön veren kuruluşlar dan birincil elden bilgi edinmelerine imkan verilmiştir.
Avrasya Yaz Okulu 19-26 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olup Almatı ve Türkistan’daki teorik derslerin ardından sosyal tur çerçevesinde Almatı’nın simgesi haline gelmiş yerler ile Türkistan’da Ahmet Yesevi Üniversitesi ile Hoca Ahmet Yesevi Türbesi ziyaret edildi. Program da ayrıca Avrasya Yaz Okulu katılımcılarına Türkiye Cumhuriyeti Astana Büyükelçiliği ile Almatı Başkonsolosluğu resepsiyon vermiştir. Kurum ziyaretleri arasında Almatı’da Cumhurbaşkanlığı Arşivi ile Kazakistan Merkez Bankası, Astana’da ise Kazakistan İlk Cumhurbaşkanı Kütüphanesi, Kazakistan Halk Meclisi, Uluslararası Türk Akademisi, KAZMEDIA Merkezi, Kazakistan Cumhuriyeti Meclisi ve Ulusal Müze ziyaret edildikten sonra Avrasya Yaz Okulu sona ermiştir.