Kazakistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından desteklenen ve yürütücülüğünü Dr. Laura Yerekesheva’nın yaptığı “Dijitalleşme ve COVID-19 Salgınında Değişen Toplumsal Alan Bağlamında Kazakistan’daki Dini Kuruluşlar ve Uygulamalar” araştırma projesi çerçevesinde çevrimiçi düzenlenen Konferans, Şarkiyat Fakültesi Dekanı Dr. İhtiyar Paltore’nin açılış konuşmasını müteakip iki oturum olarak gerçekleştirildi. Kazakistan dışında, Rusya Federasyonu, Tacikistan, Kırgızistan ve Hindistan’dan araştırmacı ve akademisyenler ile UNESCO ülke temsilcilerinin katıldığı Konferansta Dr. Suat Beylur da “COVID-19 Salgınının Din Eğitimine Olan Etkisi” başlıklı bir sunum yaptı.
Sunumunda Dr. Suat Beylur, COVID-19 salgınının, bütün toplumsal kurumlarda olduğu gibi din kurumu üzerinde de önemli etkilere neden olduğunu ifade ettikten sonra bazı araştırma sonuçlarına dayanarak Kazakistan’da uzaktan din eğitimi imkanları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Yapılan araştırmalarda, mevcut durumda Kazakistan’da din eğitiminin temelde aile, okullar (9.sınıf), yükseköğretim kurumları, medreseler ve camiler aracılığıyla verildiğini, bunlardan ailenin (%50’ye yakın oranda), gençler için ilk sırada gelen din eğitimi kurumu olduğu, onu sırasıyla cami ve medreseler, internet ve sosyal medya ve son olarak okulların takip ettiği görülmektedir. Bu veriler ışığında, Covid-19 sürecinde din eğitiminin geleceğini, temel düzeyde din eğitimi ve mesleki (profesyonel) din eğitimi olmak üzere iki açıdan değerlendirmek mümkündür. Mevcut durumda, devlet okullarında 9. sınıf müfredatında yer alan “Laiklik ve Din Araştırmalarının Temelleri” adlı ders ile yükseköğretim kurumlarında yer alan “dintanu” derslerinin uzaktan verilmesinin yukarıdaki veriler ışığında büyük bir değişikliğe neden olmayacağı söylenebilir. Mesleki düzeyde din eğitiminde durum farklılaşmaktadır. Zira uygulama ve yüz yüze eğitim, mesleki eğitimde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, bu iki düzeye yönelik farklı strateji ve metotların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada bazı öneriler sayacak olursak, öncelikle çevrimiçi eğitim altyapısının geliştirilmesi; ikinci olarak, her iki düzey için online eğitim materyalinin geliştirilmesi; üçüncü olarak, gençlerin internet ve sosyal medya kullanım oranları dikkate alınarak geleneksel olarak kabul edilen din mensubu öğrenciler için alternatif eğitim imkanlarının oluşturulması ve son olarak mevcut dini materyalin ücretsiz bir şekilde açık erişime sunulmasının önem arz ettiğini ifade ederek sözlerini tamamladı.