Dr. Kenjeahmet, seminerinde, 1402 yılına ait Kangnido haritasının 1900’lü yıllarda Japonya’da bulunduğunu ve ilk olarak Japonya’nın Moğolistan ile ilgili araştırmalar yapan bilim adamları tarafından incelendiğini söyledi. Kore devlet yetkilileri Kim Sa-hyeong, Yi Mu, Yi Ho ve Konfüçyüs öğretilerini izleyen Kore bilim adamı Gwon Geun tarafından çizilmiş olandünyaca ünlü harita, uzun zamandır tarihçilerin dikkatini çekmiştir ve üzerinde birçok araştırmalar yapılmıştır. Dr. Nurlan Kenjeahmet, haritanın batı kısmının İslam’ın yayıldığı bölgeleri yansıttığını, daha açık ifadesiyle, 1154 yılında Araplar tarafından çizildiğini, daha sonra Almanyalı bilim adamı Konrad’ın da üzerinde çalıştığı İdrisî haritasından kopya edildiğini dile getirdi. Kangnido haritası üzerindeki okuma ve incelemelerin bugüne kadar yanlış -ya da en azından eksik olarak- yapıldığını vurgulayan Nurlan Kenjeahmet, eski İslam haritalarını anlamak için Kuran Kerim’i, ve genel olarak İslam’ı iyi anlamak gerektiğini de iletti. Kendisinin de bu konu üzerinde 2011 yılında Moskova’da Rusça bir makale yayınladığını, ama bugüne gelinen süreç içerisinde konu üzerinde yeni fikirler ve görüşlerle çalışmanın daha da geliştirilmekte olduğunu söyledi.
Seminerin devamında, gösterilen haritalar ve o haritalarda yazılan yerlerin isimlerinin yazılışı ve zaman içerisinde geçirdiği dönüşüm, seminer katılımcılarının büyük ilgisini çekti. Haritaya göre, özellikle Avrupa, Anadolu, günümüzdeki İran ve Irak toprakları, Basra Körfezi, Kafkaslar, Hazar Denizi bölgesi, Orta Asya’daki şehirlerin şimdiki adlarının, haritanın çizilmiş olduğu dönemdekiyle aynı isimlere sahip olduğu görülmektedir.
Dr. Nurlan Kenjeahmet ayrıca, Kangnido haritası ile benzer dönemde çizilen farklı haritaları da karşılaştırarak, bunlar arasındaki benzerlikler ve farklılıkları da özetledi.
Seminer sonunda Enstitü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, Çin medeniyeti ile Batı medeniyeti üzerinde karşılaştırmalar yaparak kendi görüşlerini iletti. Seminer katılımcıları tarafından yoğun ilgi gören konu, tarihi belgelerin bugüne nasıl aktarıldığını ve doğru bilgilere ulaşmanın önemini vurgulayan tartışmalar ile devam etti. Doç. Dr. Vakur Sümer, Dr. Nurlan Kenjeahmet’e paylaştığı derin bilgiler için teşekkür etti ve sertifika takdim etti.