Kazakistan’ın jeolojik yapısı, çeşit li toprak yapıları ve kayaları eski Ar keen zamanından günümüze kadar ulaşan farklı şekillerde oluşmuştur. Bu nedenle Kazakistan sismik olarak ak tif bir yapıya sahiptir. Kazakistan’daki aktif bölgeler ele alındığında özellik le Doğu Kazakistan eyaleti, Türkistan eyaleti ve diğer güneydoğu bölgele rinde tarihte büyük depremler yaşan mıştır. Almatı şehri de bu açıdan bakıl dığında tehlikeli bölgelerden birisidir. Kazak sismologların araştırmaları bu metropolün bulunduğu bölgede 27 büyük tektonik çatlağın olduğunu göstermektedir (Acil Durum Koruma Kurumu, 2021).
Almatı’da yaşanan tarihteki büyük depremleri hatırladığımızda karşımı za 136 yıl önce, 1887’de 8.3 büyüklü ğündeki Almatı depremi çıkmaktadır. 1.799 taş ve 839 ahşap binanın yıkıl dığı bu depremde 332 kişi hayatını kaybederken 468 kişi de yaralanmıştır (Şaşkina, 2023). İki yıl sonra 7.3 bü yüklüğünde Şilik depremi, 1911’de ise Almatı şehri 10 büyüklüğündeki yıkıcı Keminski depremi ile sarsılmıştır. Bu deprem yaklaşık 450 kişinin ölümüne ve 5 binden fazla evin yıkılmasına ne den olmuştur (Almaty.zagranitsa.com, 2023). Keminski depremi Orta Asya tarihindeki en yıkıcı depremlerden bi risi olarak kayıtlara geçmiştir.
Söz konusu bu yıkıcı depremlerin yakın aralık larla meydana gelmesi o dönemlerden itibaren Kazakistan’daki şehircilik anlayışının gelişme sürecinde doğal afetlere karşı eylem planla rının ön planda tutulması gerekliliğini can lı tutmuştur. Bununla birlikte son 40-50 yılda gerçekleşen depremler bu anlayışın ne denli yerleşmiş olduğunu ve binaların depreme da yanıklıkları konusunu tartışmaya açmaktadır. Çünkü yakın tarihten verebileceğimiz pek çok örnekten de görebildiğimiz üzere birçok bina gerçekleşen depremler sırasında yıkılmış veya hasar görmüştür. 25 Mart 1978’de 7 şiddetin deki Jalanaş-Tüp depremi (Nersesov, 1981), 25 Eylül 1979’deki yine 7 şiddetindeki Bakanas depremi (Nurmagambetov, 1982) ve 14 Hazi ran 1990’daki 8 şiddetindeki Zaysan depremi bu kapsamdaki örnekler olarak gösterilebilir.
Depremin şiddetinin 7 ve üzerine çıktığı du rumlarda depremin yıkıcı etkisi neredeyse tüm yapılarda görülmektedir. Örneğin, 2003 Lu govoy depreminin etki alanındaki 15 okuldan 3’ü yıkılmış ve geri kalan 12’sinde güçlendirme çalışmalarına ihtiyaç duyulmuştur (Abakanov, 2009). Ayrıca, 2.649 ev yıkılırken 6 hastane orta derecede hasar görmüş, deprem sonra sında 5.103 evde ve 4 hastanede güçlendirme çalışmaları yapılmak zorunda kalınmıştır (Toy şıbekova, 2018). Bu örnekten görebileceğimiz üzere yakın tarihte gerçekleşen bu deprem bölgedeki pek çok yapının depreme dayanıklı olarak inşa edil mediğini göstermektedir.
Kazakistan’ın sismik olarak aktif böl gelerinin dışında da 4-5 büyüklüğün de depremler meydana gelmektedir. Bu tür depremlerin şiddetinin az ol ması nedeniyle yıkıcı bir etkisi olma sa da Karagandı şehrinde 21 Haziran 2014’deki 4 şiddetindeki deprem de bazı binalarda çatlak ve hasarlar oluşmuştur (Uzbekov, 2018). Bu da bizlere sadece sismik olarak aktif böl gelerden ziyade ülke çapında binala rın depreme hazır olmadığını göster mektedir.
Yakın zaman içerisinde Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen yı kıcı depremin ardından dünyanın pek çok ülkesinde binaların ve inşaatların depreme dayanıklılığı kontrollerine hız verilmiştir. Kazakistan’da da bu yılın ikinci yarısında sismik güvenliği sağlamaya yönelik önlemler alınması ve sismik denetimler yapılması plan lanmaktadır. Bu kontrol süreci sırasın da ülkedeki binaların ve inşaatların tamamının izinlerinin güncellenmesi gerekmektedir. Almatı’daki yapılara ruhsat ve denetim süreci en son 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilmiştir (Tengrinews.kz, 2023). Bu kimliklen dirme süreci sonrasında Almatı’da denetlenen 246 anaokulundan 129’u depreme dayanıklı bulunurken, 117’si dayanıksız çıkmıştır. Dahası 323 oku lun sadece 190’ı dayanıklı bulunmuş olup 133’ü dayanıksız sayılmıştır (2016-2018 yılları için Yol Haritası). Bu nedenle şiddetli bir deprem duru munda şehirdeki okulların neredeyse yarısı yıkılma tehlikesi taşımaktadır.
Bu nedenle, Kazakistan’ın aktif dep rem bölgesinde yer aldığı dikkate alındığında, inşaatların depreme uy gun yapılması süreci, ilgili makamlar tarafından daha yakından takip edil melidir. 2.03-30-2017 no’lu “Deprem Bölgelerinde İnşaat” adlı Kazakistan Cumhuriyeti Yönetmeliğine göre, üzere yakın tarihte gerçekleşen bu deprem bölgedeki pek çok yapının depreme dayanıklı olarak inşa edil mediğini göstermektedir.
Kazakistan’ın sismik olarak aktif böl gelerinin dışında da 4-5 büyüklüğün de depremler meydana gelmektedir. Bu tür depremlerin şiddetinin az ol ması nedeniyle yıkıcı bir etkisi olma sa da Karagandı şehrinde 21 Haziran 2014’deki 4 şiddetindeki deprem de bazı binalarda çatlak ve hasarlar oluşmuştur (Uzbekov, 2018). Bu da bizlere sadece sismik olarak aktif böl gelerden ziyade ülke çapında binala rın depreme hazır olmadığını göster mektedir.
Yakın zaman içerisinde Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen yı kıcı depremin ardından dünyanın pek çok ülkesinde binaların ve inşaatların depreme dayanıklılığı kontrollerine hız verilmiştir. Kazakistan’da da bu yılın ikinci yarısında sismik güvenliği sağlamaya yönelik önlemler alınması ve sismik denetimler yapılması plan lanmaktadır. Bu kontrol süreci sırasın da ülkedeki binaların ve inşaatların tamamının izinlerinin güncellenmesi gerekmektedir. Almatı’daki yapılara ruhsat ve denetim süreci en son 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilmiştir (Tengrinews.kz, 2023). Bu kimliklen dirme süreci sonrasında Almatı’da denetlenen 246 anaokulundan 129’u depreme dayanıklı bulunurken, 117’si dayanıksız çıkmıştır. Dahası 323 oku lun sadece 190’ı dayanıklı bulunmuş olup 133’ü dayanıksız sayılmıştır (2016-2018 yılları için Yol Haritası). Bu nedenle şiddetli bir deprem duru munda şehirdeki okulların neredeyse yarısı yıkılma tehlikesi taşımaktadır.
Bu nedenle, Kazakistan’ın aktif dep rem bölgesinde yer aldığı dikkate alındığında, inşaatların depreme uy gun yapılması süreci, ilgili makamlar tarafından daha yakından takip edil melidir. 2.03-30-2017 no’lu “Deprem Bölgelerinde İnşaat” adlı Kazakistan Cumhuriyeti Yönetmeliğine göre, inşaat alanlarını seçerken konut binalarının, endüstriyel (üretim) komplekslerinin sismik açıdan elverişsiz alanlara yerleştirilmesi öne rilmez. Yani, sismik olarak elverişsiz alanlar, 7.5 ve daha büyük depremlerin meydana gel me olasılığı olan bölgelerdir. Dahası tektonik çatlakların oluşabileceği alanlar, sıvılaşabilen toprak birikintileri, obruklar, maden ve mağa raların olduğu mekanları ve diğer yönetmelik te uygunsuz görülen alanları kapsamaktadır (2.03-30-2017 no’lu K.C. Yönetmeliği).
Yönetmeliğe göre her bir yapı türü için özel olarak belirlenmiş yükseklik ve katsayı sınırları bulunmaktadır. Yönetmelik, deprem riski 8 ve üzerindeki alanlarda betonarme monolit ko lonlar kullanma zorunluluğu ile azami 16 kat sınırı getirmektedir. Bu kat sayısı monolit taş kolonlardan yapılan yapılar için 5 kat, tuğladan yapılanlar için ise 3 kattır. Ancak, mevcut du rumda Almatı’da 16 kattan daha yüksek mo nolit binaların ve 3 kattan daha yüksek tuğla dan inşa edilmiş yapıların olduğu bilinmekte dir (2.03-30-2017 no’lu K.C. Yönetmeliği).
Depreme karşı hazırlık sadece binaların sağ lamlığı ile sınırlı kalmayan bir konu olup ön cesi ve sonrasında yapılması gereken birçok hazırlığı da beraberinde getirmektedir. Bun lardan en temel önlemlerden birisi naların depremlere karşı dayanıklılığını artıra cak başlıca önlemlerdir.
Sonuç olarak, deprem bölgesinde yaşayanla rın bu risk ile yaşamayı öğrenmeleri ve buna dayanabilecek yapıları inşa etmeleri ve her an teyakkuzda bulunmaları gerekmektedir. Bu konuda en önemli hususlardan birisi binaların kimliklendirme işlemlerinin etkin bir şekilde yerine getirilmesidir. Kimliklendirme, dep remde tehlike arz edebilecek olan binaların tespit edilmesini, bunların sonrasında güçlen dirilmesi için önlemlerin alınmasını mümkün kılacaktır. Böylece bu yapıların depreme karşı dayanıklılıkları artırılmış olacaktır. Bu konuda ilgili kurumların önümüzdeki dönemde daha kapsamlı planlamalar ile başta sismik olarak aktif bölgeler ile ülke çapında önlemleri ar tırması depremin neden olabileceği zararların en aza indirilmesini sağlayacaktır.
olarak sarı çizgi koruma alanları gösterilebilir. Bu sarı çizgili alanlar kurtarma ekipma nının, doktorların, itfaiyecilerin tahrip olmuş veya hasar görmüş yapılara erişim yolları ve olası enkaz sınırla rıdır. Fakat bu alanların sıklıkla işgal edildiği hatta üzerlerine yeni bina ların dikildiği görülmektedir. Bunun nedeni, birkaç yıl önce “sarı çizgiler” normunun Yönetmelikten çıkarılması ve Acil Durumlar Komitesi temsilcile rinin yeni tesislerin işletmeye alınma sı komisyonundan çıkarılması olarak gösterilebilir (Biryukova, 2023). Sarı çizgiler dikkate alınmadan inşa edilen tüm bina ve komplekslerin deprem anında vatandaşların sağlığı ve yaşa mı için potansiyel tehdit oluşturduğu bilinmektedir. Bu nedenle, kentsel yapılaşma sırasında “sarı çizgi” soru nunun zorunlu hale getirilmesi ge rekmektedir.
Sismik güvenliği sağlama ve sismik riski azaltma çalışmalarını yürüten Sismoloji Enstitüsü uzmanlarına göre bölgenin sismik haritası, 27 tektonik çatlağın Almatı’dan geçtiğini göster mektedir. Yapıların bu çatlaklara en az 300 metre uzaklıkta inşa edilmeleri gerekmektedir (Acil Durumlar Koru ma Kurumu, 2021). Lakin şehir mer kezindeki kullanılabilir alanların az olması nedeniyle bu çatlaklar üzerine çok sayıda yapının inşa edilmiş ol duğu Şekil-1’de görülmektedir. Dep rem yönetmeliğinin ihlal edildiğini gösteren bu kentleşme aynı zaman da muhtemel depremlerdeki riskleri daha da artırmaktadır. Zira, tektonik çatlaklar üzerine kurulan binalar ne kadar depreme dayanıklı yapılmış ol salar da her zaman diğer bölgelere göre daha fazla risk altındadır. Bu ne denle yapıların sağlamlığı simülatör ler ile test edilebilir, inşaat yapılacak alanların jeolojik ve sismik koşulları nın önceden incelenerek sert zemin lerin üzerinde olması büyük önem arz etmektedir. Öte yandan kullanılan malzemelerin dayanıklılığı, deprem yönetmeliğine uygun mühendislik ve diğer çalışmaların yapılmış olması binaların depremlere karşı dayanıklılığını artıracak başlıca önlemlerdir. Sonuç olarak, deprem bölgesinde yaşayanların bu risk ile yaşamayı öğrenmeleri ve buna dayanabilecek yapıları inşa etmeleri ve her an teyakkuzda bulunmaları gerekmektedir. Bu konuda en önemli hususlardan birisi binaların kimliklendirme işlemlerinin etkin bir şekilde yerine getirilmesidir. Kimliklendirme, depremde tehlike arz edebilecek olan binaların tespit edilmesini, bunların sonrasında güçlendirilmesi için önlemlerin alınmasını mümkün kılacaktır. Böylece bu yapıların depreme karşı dayanıklılıkları artırılmış olacaktır. Bu konuda ilgili kurumların önümüzdeki dönemde daha kapsamlı planlamalar ile başta sismik olarak aktif bölgeler ile ülke çapında önlemleri artırması depremin neden olabileceği zararların en aza indirilmesini sağlayacaktır.
Kaynakça:
1. Abakanov T.D., Mihaylova N.N., Nısanba yev Т.Е., Li А.N., Poleşko N.N., Aristova İ.L., Silaçeva N.V, Kalmıkova N.А. (2009). 22 Mayıs 2003 tarihindeki Lugovoy Depremi // Kuzey Avrasya Depremleri. – 284-293 s.
2. Acil Durum Koruma Kurumu (2021). Al matı Şehrinin Topraklarındaki Tektonik Faylar (açıklama) – Almatı’nın Genel Pla nından Sismik Fayların Haritası. Alınan yer: https://www.xn ptbgks9a.kz/
about-earthquakes/otsenka-obstanovki/ item/194-tektonicheskie-razlomy-opi sanie-na-territorii-goroda-almaty-kar ta-sejsmicheskikh-razlomov-iz-genpla na-almaty. Erişim tarihi: 08.03.2023.
3. Almaty.zagranitsa.com (2023). Panik Yap mayın! Kazakistan’daki Deprem Hakkın da Her Şey. Alınan yer: https://almaty. zagranitsa.com/article/2267/bez-pa niki-vse-o-zemletriasenii. Erişim tarihi: 08.03.2023.
4. Biryukova Т. (2023). Parmağı Dünya nın Nabzında Tutmak. Alınan yer: ht tps://dknews.kz/ru/chitayte-v-nome re/276343-derzhat-ruku-na-pulse-zemli. Erişim tarihi: 08.03.2023.
5. Nersesov İ.L, Sıdıkov А, Nurmagambetov А, Mihaylova N.N. (1981). 25 Mart 1978 tarihli Jalanaş-Tüp Depremi // Dünya Fizi ği. – № 5. – 13-26 s.
6. Nurmagambetov А, Sıdıkov А, Timuş А.V., Haydarov М.S., Vlasova А.А., Mihaylova N.N., Sabitov М.М., Umirzakova А., Gapiç V.А. (1996). 14 Haziran 1990 tarihli Zaysan Depremi // Sovyetler Birliği’ndeki Dep remler. – 54-60s.
7. Nurmagambetov А, Sıdıkov А., Vlasova А., Krasnova А. (1982). 25.Eylül 1979 tarihin deki Bakanas Depremi // Sovyetler Birli ği’ndeki Depremler. – 48-53 s.
8. Şaşkina А. (2023). Kazaklar Farklı Yıllarda Deprem leri Nasıl Geçirmiştir? Alınan yer: https://kz.kursiv. media/2023-02-06/lnsh-history/. Erişim tarihi: 05.03.2023.
9. Toyşıbekova А. (2018). Lugovoy şehri. Deprem den 15 yıl sonra. Alınan yer: https://vlast.kz/stor y/28005-stancia-lugovaa-15-let-posle-zemletrase nia.html. Erişim tarihi: 08.03.2023.
10. Uzbekov А.N., Mihaylova N.N. (2018). Orta Kazakis tan’ın Depremselliği ve Bu Bölgenin İzlenmesinin Gelişim Yönleri. // K.C. Milli Nükleer Merkezi Bülteni.
– № 3. – 73-82 s.
11. 2.03-30-2017 no’lu “Deprem Bölgelerinde İnşaat” Adlı Kazakistan Cumhuriyeti Yönetmeliği.
12. 2016-2018 Yıllar İçin “Kazakistan Cumhuriyeti’nin Sismik Güvenliğini Sağlamak İçin İş Verimliliğini Ar tırmaya Yönelik Bir Dizi Önlem” Adlı Yol Haritası.
Zhandos Kudaibergenov, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi Avrasya Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çalışmaktadır. 2009 yılında Gumilyev Avrasya Milli Üniversitesi’nin Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olmuştur. 2011-2013 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi'nde Uluslararası ilişkiler bölümünde yüksek lisans eğitimini görmüştür. Yüksek lisans tezinin ilgi alanı ve konusu «Güneydoğu Asya'daki Entegrasyon Süreçleri» dir. 2018 yılında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi’nin İşletme bölümünde doktora eğitimini başlayıp.