Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer sunumunda, Orta Asya’nın, farklı medeniyetlerin kesişme noktasında yer alan bir bölge olduğunu belirterek, ana hatlarıyla susuz yaşamın olmayacağını, suyun doğada ve insan yaşamındaki önemini her zaman anlatarak, Orta Asya’da Su Kaynakları Yönetimi Politikası hakkında bilgiler sundu. Su Kaynakları alanındaki terimlerin ve anlamlarının açıklığa kavuşturulması gerektiğinden bahseden Doç. Dr. Vakur Sümer, terimlerin kullanımında sıklıkla yanlışlıklar ve hatalar yapıldığını açıkladı. Örneğin, “su stresi” teriminin bazı spesifik anlamlar içerdiğini ifade ederek, su kısıtının (water scarcity), su stresi ile eş anlamlı olmadığını vurguladı. Orta Asya bölgesinde de su stresi ile ilişkili birkaç tür problemin varlığından bahseden Doç. Dr. Vakur Sümer, bunların arasında genel su kısıtı, su kaynaklarının kötü yönetimi ve verimsiz kullanımının bulunduğunu belirtti.
Sunumun devamında, Doç. Dr. Vakur Sümer, Entegre Su Kaynakları Yönetimi (IWRM) raporuna göre 2040 yılına kadar Orta Asya’nın beş ülkesinin de su stresi çeken ülkeler listesine dahil edilebileceğini söyledi. Ülkelerin su kullanımındaki payına bakıldığında, Özbekistan’ın, mutlak anlamda en fazla miktarda su kullandığını dile getirdi. Türkmenistan ise su kaynaklarının kullanımında verimsizlik açısından başı çekmekte ve bu nedenle kişi başına en yüksek su tüketimi göstergesine sahip ülke konumundadır. Sümer, su stresinin, öncelikle bölgedeki artan nüfus ve kişi başına su tüketimindeki artış nedeniyle zamanla büyüdüğünü ifade etti.
İklim değişikliğinin de bu sorunun şiddetlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Vakur Sümer, bölge topraklarının önemli bir kısmının kurak olmasının yanı sıra, yağışlardaki küçük ölçekli düşüş ve sıcaklıklardaki artışların bile su stresi için çok kötü sonuçlara neden olduğunu anlattı. Dolayısıyla, su üzerine yaşanabilecek çatışmaların zaman içerisinde daha da artacağını ve “su” meselesinin uluslararası gerilimde giderek daha fazla yer alması bekleniyor. Buna rağmen Doç. Dr. Sümer, su kaynakları konusunda ihtilafların sıcak çatışmaya dönüşme riskinin bulunmadığına dair görüşlerin de bulunduğunu belirterek, öncelikle, muhtemel çatışmaların maliyetinin taraflar için çok yüksek olacağını;. ikinci olarak ise muhtemel çatışmanın tarafları, bu temelde bir çatışmanın herhangi bir fayda sağlamaktan ziyade sorunu daha da kötüleştireceğini bilir. Demokratik ülkelerde, bu tür çatışmalar daha da az olasıdır. Çünkü bu ülkeler, herhangi bir gerginliği barışçıl bir şekilde çözmek için ellerinde çok sayıda araca sahip bulunmaktadır. Bir diğer neden de, sınıraşan su kaynaklarının yönetimi ile ilgili oluşturulan kurumsal yapıların temeli daha yüksektir ve pek çok meseleyi fazla büyümeden çözme kapasitesine de sahiptir.
Doç. Dr. Vakur Sümer, Orta Asya’daki su stresi sorununun temel nedeninin öncelikle tarımda verimsiz su kullanımı olduğunu ifade ederek tarımın, söz konusu su tüketimine karşın GSYİH içindeki payının çok düşük olduğu üzerinde durdu. Tarım arazilerinin yalnızca %5’inin IWRM standartlarına uygun olarak su kullandığını açıklayan Doç. Dr. Vakur Sümer, bu sektörde suyun daha akılcı kullanımının ekonomiye zarar vermeden durumu önemli ölçüde iyileştirecek bir faktör olduğu hususunu vurguladı. Ayrıca, bölge için su sektöründeki mevzuat ve uygulamaların iyileştirilmesinin, farklılaştırılmış tarife uygulamalarına geçilmesinin ve kamuoyunun da su sorunlarının çözümüne dâhil edilmesinin önemli olduğunu paylaştı.
Seminerin sonunda, katılımcılar konuyla ilgili görüş alışverişinde bulundular. Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, seminere katılan tüm katılımcılara teşekkür ederek, su konusunun toplumdaki en önemli konulardan biri olduğunu ve her zaman insan yaşamı için gerekli kaynaklardan birinin su olduğunu ifade ederek sunumunu tamamladı.