Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer’in açılış konuşmasından sonra söz alan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Buyar, ana hatlarıyla tarihi Türkistan’dan Osmanlı toprakları üzerinden yapılan Hac yolculuğu hakkındaki tarihi kaynakların yanı sıra, Hac yolculuğu güzergahları, barınma, karşılaşılan problemler ve Rusya’nın hac politikası hakkında detaylı bilgi verdi.
Türkistan’dan coğrafyasından başlayıp Osmanlı toprakları üzerinden gerçekleşen hac yolculuğu hakkında 16. yüzyıl ve sonrası döneme ait Osmanlı arşivlerinde çok sayıda belge olduğunu belirten Doç. Dr. Cengiz Buyar, Hac ziyaretinin Osmanlı ve Türkistan ilişkilerindeki rolünü 4 başlık altında inceleyerek, öncelikle söz konusu hac ziyaretinin Türkistan hanlıkları ile Osmanlı Devleti arasındaki kültürel bağları geliştirdiğini ifade etti. Çünkü, Osmanlı toprakları üzerinden gerçekleşen hac yolculuğunda Türkistanlı hacılar İstanbul’u da ziyaret ediyorlardı. İstanbul ziyareti bu yolculuğun adeta “tamamlayıcı bir parçası” olarak görülüyordu. Türkistanlıların Hac ziyareti ile ilgili, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın yanı sıra Rusya ve Orta Asya ülkelerinin devlet arşivlerinde de çok sayıda belge bulunduğunu belirten Buyar, Almatı’da bulunan belgeler üzerinde kendisinin de araştırması olduğunu ifade etti. Buyar, söz konusu belgelere dayanarak Türkistanlı hacıların salgın hastalıklar, doğal afetler, ekonomik sıkıntılar vb. sebeplerden dolayı hac ziyaretlerinde yaşadıkları muhtemel her türlü sorunda Osmanlı devletinin yardım ve desteklerinin olduğunu vurguladı. Modern taşımacılığın gelişmesiyle mevcut rotalara alternatif yolların eklendiğini, bunlarda Taşkent-Odesa ve Bombay-Cidde hattının da kullanılmaya başlandığı ifade edildi. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise kervanların yerini trenler almıştır. 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla hac ziyaretlerinde yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni gelişmelere paralel olarak Abdülhamit Han döneminde Hicaz demiryolunun tamamlanması ile hac yolculuğunun Suriye-Mekke-Medine arası bir aydan 4-5 güne indirilerek söz konusu stratejik hattın işlerliği korunmaya çalışılmıştır. Buyar, Osmanlı toprakları üzerinden gerçekleşen hac yolculuğunun kültürel etkileşim başta olmak üzere çok sayıda önemli sonuçlarının olduğunun da altını çizdi. Rusya’nın Türkistan coğrafyasındaki hakimiyeti ile Türkistanlı hacıların hac ziyaretlerinde önceleri bir kısım sorunlar çıkarttığı, ancak daha sonra söz konusu yolculuğun siyasi, ticari ve ekonomik boyutunu dikkate alarak yeni politikalar geliştirdiği hususuna da değindi.
Seminerin sonunda, katılımcılar konuyla ilgili görüş alışverişinde bulundular. Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, Doç. Dr. Cengiz Buyar’a teşekkürlerini iletti ve bildiri hakkında sorularını yöneltti.