Turizm sektörü küresel ölçekte ele alındığında pek çok ülkenin önemli gelir kaynakları arasındaki yerini günden güne geliştirebilen öncül alanlardan birisidir. 2010-2019 yılları arasında dokuz yıl üst üste çeşitli uluslararası olaylar ve ekonomik sıkıntılara karşın büyümeyi başarabilmiş ender sektörler arasında yer almaktadır (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021). 2019’da 1.4 milyar turist dünya çapında seyahate çıkmış olup uluslararası turizm gelirleri yaklaşık 1.7 trilyon dolara ulaşmıştır. Direkt, dolaylı ve etki ettiği alanların toplam gelirini ele alırsak bu rakamın küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) %10’una denk geldiğini görebilmekteyiz (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021). Öte yandan dünya çapında çalışan her 10 kişiden birine istihdam sağlaması ile de turizm sektörü çoğu gelişmekte olan ekonomiler için hayati öneme sahip alanlardan birisidir (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021).
Tüm bu olumlu gelişmeler 2019’un Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve daha sonrasında dünyaya yayılan COVID-19 salgını nedeniyle tersine dönerek turizm sektöründe 2020’de küresel ölçekte %73.9’luk bir gerilemeye neden olmuştur (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021; Dünya Sağlık Örgütü, 2021). Bu durumu son yıllardaki bazı önemli hadiseler ile karşılaştırdığımızda COVID-19’un nedenli ciddi ölçüde turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini görebiliriz. Örneğin 2009’daki küresel ekonomik kriz küresel boyutta sadece %4’lük bir azalmaya neden olurken, 2003’te ortaya çıkan Sars salgınının etkisi ise %0.4 civarında kalmıştır (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021). Bu bağlamda COVID-19 salgını nedeniyle dünya çapında getirilen seyahat kısıtlamaları, bilindik yaşamın ve çalışma koşullarında köklü bir şekilde izole edici bir anlayış ile kısıtlanması genel çerçevede tüm hizmet sektörünü ve özelde turizmi derinden etkilemiştir.
2020’nin verilerine bakacak olursak, toplam 381 milyon kişinin seyahat ettiğini bunun da 2019 ile karşılaştırdığımızda 1.1 milyar kişi daha az olduğunu ve bunun da turizm gelirlerine 1.3 trilyon dolarlık bir kayıp yaşattığını ifade edebiliriz (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021). Bu kötü gidişat küresel anlamda 100-120 milyon kişinin işini kaybetme riskini doğurduğunu hesaba katarsak dolaylı olarak COVID-19 salgınının turizm sektörüne verdiği hasarın boyutları katlanarak artmaktadır. 2020 turizm seyahat verilerini tarihsel gelişim süreci içerisindeki yerine bakacak olursak sadece bir sene içerisinde 30 sene geriye gidildiğini görebilmekteyiz. Yani 2020 turizm seyahat eden kişi sayısı olan 381 milyon kişi 1990 seviyesinin bile altına düştüğü vurgulanmaktadır (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021).
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu’nun (BMDTO) tahminlerine göre turizm sektörünün 2019 seviyesini yakalaması için yaklaşık 4 sene gerekmektedir. En iyimser senaryoda bu süre 2.5 sene olup orta seviyedeki senaryoya göre de 2024’de turizm sektörünün eski canlılığına kavuşacağı öngörülmektedir (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021). Tabi tüm bu tahminler COVID-19 salgınının seyrine göre de değişebilir. Çünkü her ne kadar 2021’in başından itibaren pek çok farklı aşının dünya çapında uygulanmasına karşın COVID-19 virüsünün de sürekli olarak mutasyon geçirmesi nedeniyle daha güçlü ve daha hızlı yayınlan İngiliz, Güney Afrika, Hindistan (delta) gibi varyasyonlarının çıkması da salgın sürecinin uzamasına neden olmaktadır. Bu konuda BMDTO tarafından yapılan bir anketin sonucu da turizm sektörünün salgın öncesi döneme geri dönüş için en yakın tarihin 2023 (%42) veya 2024 (%40) sonrası olarak gördüğünü belirtmektedir. Öte yandan uluslararası turizmin canlanmasının önündeki en büyük engeller arasında seyahat kısıtlamaları, ülkelerin salgını kontrol almada yavaş kalması ve seyahat edecek turistlerin ekonomik durumlarının müsait olmaması gösterilmektedir (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu, 2021).
Turizm sektöründeki gelişmelere Türkiye özelinde baktığımızda ise 2020’de 15.97 milyon kişinin ülkeyi ziyaret ettiği görülmekte olup bu rakamı 2019 ile karşılaştırdığımızda 35.80 milyon kişilik bir azalma olduğu fark edilmektedir. Yani %69’luk bir azalma ile dünya ortalamasına yakın bir seyir izlenmiştir (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Bunların içerisinde 12.73 milyonu yabancı ziyaretçi, 3.23 milyonu ise yurtdışı ikametli vatandaşlardan oluşmakta olup 2019 ile karşılaştırıldığında azalma oranları sırasıyla %71 ile %49’dur (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Burada bahsi geçen yurtdışı ikametli vatandaşların bir diğer bir deyiş ile diaspora olduğu ifade edilebilir. Yurtdışında yaşayan Türkiye vatandaşlarının vatan hasretlerini gidermeleri adına ülkelerini diğer diaspora grupları gibi sık sık ziyaret ettiklerini ifade edilmektedir (Newland & Carylanna, 2010). Bu noktada yurtdışında başta Almanya gibi ülkelerde ikamet eden Türk diasporasının Türkiye’deki cazip turizm fırsatları ve altyapısından da faydalanarak hem tatil hem de vatan hasreti gidermeleri de ülkenin turizm sektörüne önemli katkılarda bulunmaktadır.
Yani yabancı ziyaretçi sayısındaki azalma küresel ortalamaya yakın iken yurtdışı ikametli vatandaşlar Türkiye’ye ziyaret oranı dünya ortalamasının oldukça altında kalmaktadır. Aynı şekilde turizm gelirleri bağlamında baktığımızda ise benzer sonuçlar görmekteyiz. 2019’da elde edilen turizm geliri 34.5 milyar dolardan 2020’de %65’lik bir kayıpla 12 milyar dolara düşmüştür (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Bunun içerisinde yabancılardan gelen gelir 28.70 milyar dolardan 9 milyar dolara gerilerken yurtdışı ikametli vatandaşlar için bu rakam 2.8 milyar dolarlık bir azalış ile 2020’de 2.88 milyar dolardır (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021).
Kişi başına düşen miktar oranlarına baktığımızda ise ilginç sonuçlarla karşılaşmaktayız. Yurtdışı ikametli vatandaşların ülke içerisinde harcadığı miktarın yabancı turistlerden daha fazla olduğu görülmektedir. Örneğin 2020’de yabancı turistlerin kişi başına ortalama 714 dolar harcadığı görülürken bu rakam yurtdışı ikametli vatandaşlar için 891 dolardır (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Bunun ana nedenleri arasında yurtdışı ikametli vatandaşların kalış süresinin daha uzun olması ve harcanan miktarın içerisinde gıda, giyim ve eşya satın alımı gibi ekstra kalemlerinde yer alması gösterilebilir. Öte yandan yabancı turistlerin tercihen komple paket tur veya hotel hizmetlerinden daha fazla faydalanırlarken yurtdışı ikametli vatandaşların ise yurtdışında özlemini çektiği başta gıda gibi ürünleri yerel işletmelerden temin etmesi de harcamalar konusunda başka ayrımı gözler önüne sermektedir. Öte yandan 2019 ve 2020 yıllarını kişi başına düşen harcamalar bazında karşılaştırırsak her ne kadar toplam miktarlarda önemli azalışlar yaşansa da kişi başına düşen harcamanın yabancılar için 2019’da 637 dolardan 2020’de 714 dolara çıktığı, yurtdışı ikametli vatandaşlar için ise 2019’da 850 dolardan 2020’de 891 dolara yükseldiği görülmektedir (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Bunun muhtemel nedenleri arasında satın alınan hizmetlerin maliyetlerinin salgın koşulları nedeniyle artması gösterilebilir.
Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistleri ülkelerine göre ayırdığımızda geleneksel olarak 2020’de de 2.12 milyon kişi ile Rusya’dan gelenler başı çekerken onları 1.11 milyon kişi ile Almanya ve 997 bin kişi ile de Ukrayna takip etmektedir. İlk 10 ülkeden gelen toplam yabancı turist sayısında ise 2019 ile karşılaştırıldığında 2020’de yaklaşık %73’lük bir azalma kaydedilmiştir (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Dahası ilk 10 ülkenin toplam yabancı turist sayısı içerisindeki payının %55 olup genel olarak turist profilinin komşu ülkeler ile Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Batı Avrupa ülkelerinin vatandaşları ağırlıklı oluştuğu görülmektedir. Listedeki ülkelerin sıralaması içerisinde 2020’de Azerbaycan ve Bulgaristan’ın listeden çıkarak onların yerine farklı sıralarda Fransa ve Romanya’nın eklendiği görülmektedir. 2020 seyahat azalış ortalamasını küresel düşüş oranı olan %71 olarak baz alırsak ilk 10 ülke içerisinde alırsak sadece İngiltere (%67), Ukrayna (%35) ve Rusya’nın (%69) bu oranın altında kaldığını belirtebiliriz. İlk 10 ülke arasında en düşük azalış oranına sahip olan ülkenin ise küresel ortalamanın neredeyse yarısına tekabül eden bir azalış ile Ukrayna (%35) olduğunu görmekte ilgi çekici ve muhtemelen daha fazla araştırılması gereken konular arasında yer almaktadır (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021).
2021’e baktığımızda ise Türkiye’ye ilk üç ay içerisinde 2.68 milyon ziyaretçi gelirken bunların 1.95 milyonu yabancılar, 736 bini ise yurtdışı ikametli vatandaşlar oluşturmaktadır (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). Turizm gelirlerinde ilk üç aylık veriler incelendiğinde toplamda 2.45 milyar dolara ulaşıldığı ve bunun içerisinde 1.67 milyar doların yabancı turistlerden 761.4 milyon dolarının ise yurtdışı ikametli vatandaşların harcaması olduğu belirtilmektedir (Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2021). 2020’nin ilk üç ayı ile karşılaştırıldığında %40’lık bir azalma mevcuttur. Bu öncül rakamlar 2020’deki karamsar tablonun azalmaya başladığına dair ilk işaretler olma ihtimalini barındırmakla beraber yıl içerisinde izlenerek daha sağlıklı analizlerin yapılmasını da gerektirmektedir. Örneğin ilk üç aylık azalma içerisinde yurtdışı ikametli vatandaşların harcamasındaki değişim sadece %3.8’dir. Bu rakamlara dayanarak yabancı turistlerin sayısının ve harcama miktarının yıl içerisindeki dinamiklerinin genel tablo üzerindeki etkisinin belirleyici ana faktör olacağı ifade edilebilir.
Sonuç olarak turizm sektörü küresel çapta oldukça karamsar bir yıl geçirmesinin ardından 2021’de de daralma sürecinden çıkabilecek bir durumda olmadığını ifade edebiliriz. Bu doğrultuda salgın öncesi dönem performansına dönebilmesi için öngörülen 2024 ve sonrası takviminin nasıl şekil alacağı da salgının küresel gidişatına bağlı olarak değişebilir. Türkiye özeline baktığımızda ise 2020’de küresel gerilemenin altında performans göstermesinin 2021’de de devam ederek toparlanma sürecinin özellikle yaz aylarında daha da hızlanarak genel olarak olumlu yansıyacağını ifade edebiliriz.
Kaynaklar:
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu (2021). Uluslararası Turizmde Öne Çıkanlar 2020. Alınan yer: https://www.e-unwto.org/doi/book/10.18111/9789284422456. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu (2021). COVID-19 ve Turizm 2020. Alınan yer: https://www.unwto.org/covid-19-and-tourism-2020. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu (2021). Turizmde İyileşme Süreci Takibi. Alınan yer: https://www.unwto.org/unwto-tourism-recovery-tracker. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Dünya Sağlık Örgütü (2021). COVID-19 Salgını Zaman Çizelgesi. Alınan yer: https://www.who.int/news/item/27-04-2020-who-timeline—covid-19. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Newland Kathleen, Carylanna, Taylor (2010). Miras Turizmi ve Nostalji Ticareti: Kalkınma Çerçevesinde Seçkin Bir Katkı Olarak Diaspora. Alınan yer: http://www.migrationpolicy.org/research/heritage-tourism-and-nostalgia-trade-diaspora-niche-development-landscape. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı (2021). Sınır İstatistikleri Yıllık Bültenler Alınan yer: https://yigm.ktb.gov.tr/TR-249709/yillik-bultenler.html. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı (2021). Turizm Gelirleri ve Giderleri. Alınan yer: https://yigm.ktb.gov.tr/TR-201116/turizm-gelirleri-ve-giderleri.html. Erişim tarihi: 16.07.2021.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Cengizhan Canaltay, 2010 yılında lisans eğitimini KIMEP Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimini 2014 yılında sunduğu ‘Oralmanlar’ın Kazakistan Toplumuna Entegrasyonu: Türkiye Kazakları’ konulu yüksek lisans teziyle tamamlamıştır. Cengizhan Canaltay, Ocak 2015'ten itibaren Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaya başlamıştır. Eylül 2017'den bu yana müdür yardımcısı olarak çalışmaktadır. Çeşitli Kazakistanlı dergilerinde ve Bilig, Perception ve Central Asia Program gibi yabancı dergilerde makaleleri yayınlanmıştır.