Hızla değişen günümüz dünyasında yaşanan son küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeostratejik gelişmelerle beraber, Hint-Pasifik bölgesindeki süregelen bazı sorunlar daha belirgin hale gelmektedir. Bu bağlamda Hint-Pasifik’teki küçük bir ada ülkesi olan Tayvan, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin ile bağımsızlık konusunda yaşanılan anlaşmazlıkları nedeniyle, hem bölgenin en büyük sorunu, hem de küresel ve bölgesel çaplı jeopolitik ve jeostratejik rekabetin odak noktası olmaya devam etmektedir. Tayvan, İngiltere’nin “Economist” dergisinin Mayıs 2021 sayısında “dünyanın en tehlikeli yeri” olarak nitelendirilmiştir (Ekonomist, 2021). Nitekim son dönemde daha fazla hissedilmeye başlayan Çin-Tayvan anlaşmazlığının büyük çaplı bir gerginliğe dönüşme olasılığı, hatta olası bir sıcak çatışmaya yol açıp-açmayacağı küresel gündemde çok tartışılmaktadır. Dolayısıyla, bu makalede Hint-Pasifik’te giderek artan küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik mücadeleler ışığında Tayvan sorunu ve Çin-Tayvan ilişkilerinin geleceği üzerinde bir değerlendirme yapılacaktır.
Son yıllarda Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde attığı siyasi, askeri ve ekonomik adımları, bağımsızlık yanlısı Tayvan’nın endişelerini artırmaktaydı, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 100. yıldönümü kutlamasında Çin Başkanı Şi Cinping’in Tayvan’a yönelik konuşmalarının Taipei yönetimi tarafından hoş karşılanmadığı ifade edebilir. “Tayvan sorununu çözmek ve Çin ile yeniden birleşmesini gerçekleştirmek ÇKP’nın tarihi bir görevi ve sarsılmaz bir taahhüdü” olduğunu açıklayan Şi, “herhangi bir ‘bağımsız Tayvan planının’ kararlılıkla ezileceğini” vurgulamıştır (Xinhua 2021). Çin başkanının söz konusu açıklamasına hemen tepki gösteren Taipei yönetimi ise, “Tayvan’ın ulusal egemenlik, demokrasi ve özgürlüğü sağlam bir şekilde savunma kararlılığının değişmeyeceğini” açıklayarak, Pekin yönetimine “Tayvan halkının tercihine saygı duyma ve Tayvan üzerindeki siyasi ve askeri baskısından vazgeçme” çağrısında bulunmuştur (MAC, 2021).
Aslında Pekin ile Taipei arasındaki böylesi bir ihtilaflı açıklamalar, son yıllarda giderek gerginleşen Çin-Tayvan ilişkilerinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Her ne kadar 2008-2016 yılları arasında ılımlı bir dönem yaşayan ve hatta Kasım 2015’te Singapur’da 1949’dan beri devlet başkanları düzeyinde ilk kez gerçekleştirilen görüşme ile ivme kazanan Çin-Tayvan ilişkileri, 2016’dan sonra tekrar gerilemeye başlamıştır. Bir yandan, Mayıs 2016’da Tayvan’da başkanlık görevine gelen demokrat ve bağımsızlık yanlısı Tsai Ing-Wen’in, ulusal savunma ve bağımsızlığı güçlendirmeye ve Çin ile ticari-ekonomik ilişkilerini azaltmaya önem göstermesinin yanı sıra, Tayvan-ABD ilişkilerini geliştirmeye yönelik bir dış politika izlemeye başlaması, Çin-Tayvan ilişkilerinin gerilemesine neden olduğu söylenebilir. Diğer bir yandan, 2013’de Şi’nin başkanlık görevine gelmesiyle Çin’in ekonomik, siyasi ve askeri yükselişini hızlandırmaya ağırlık veren Pekin yönetiminin, genelde Güney Çin Denizi’ne, özelde Tayvan’a yönelik askeri hareketliliğini artırması, Tayvan’ın, Çin’i giderek artan bir tehdit olarak karşılamasına yol açtığı söz konusudur. Ayrıca, son yıllarda Çin’in ekonomik yükselişi ve bölgesel ve küresel etkinliğinin artmasıyla beraber, ABD ve Çin arasındaki anlaşmazlığın gün geçtikçe derinleşmesi ve iki ülke arasındaki jeopolitik ve jeoekonomik rekabetin özellikle Hint-Pasifik’te ön plana çıkmaya başlamasının, Çin-Tayvan ilişkilerini olumsuz etkilediği de tahmin edilebilir.
Tayvan açısından, ikinci bir dönem için seçilen Başkan Tsai yönetimi açısından bakıldığında, ada Tayvan’ın anakara Çin ile birleşmesi bir ölüm kalım meselesi olarak yorumlanabilir. Zaten, Demokratik İlerleme Partisi’nin (DDP) lideri Tsai’nin 2016 başkanlık seçiminde 6.894.744 (56.12%) oyu ve 2020 başkanlık seçiminde ise 8.170.231 (57.3%) oyla Tayvan’ın seçim tarihindeki en yüksek sayıdaki oyu kazanan büyük başarısı (Gov.tw, 2016a; Gov.tw, 2020), kendisinin ve partisinin bağımsızlık yanlısı tutumu ile doğrudan bağlantılıdır. Aksine, 2008-2016 yılları arasında iki dönem başkanlık görevini yapan Çin Milliyetçi Partisi’nin (KMT) lideri Ma Ing-jieou’nun başkanlık döneminde Çin’e yakın dış politikaya ağırlık vermesi, Tayvan halkının KMT’ya desteğinin azalmasına neden olmaktadır. Çin’in tek taraflı savunduğu ve “Tek Çin” ilkesi ile “Bir Devlet İki Sistem” politikasını ve ÇKP ile KMT arasında yapılan “1992 Mutabakatı”nı çoktan reddeden Tsai yönetimi, Tayvan’ı hem ekonomik olarak, hem de askeri olarak güçlendirmeye büyük önem vermektedir (MAC, 2021). Ekonomik bağlamda Tsai yönetimi, ülkesinin Çin’e olan ekonomik bağımlılığını azaltmak amacıyla 2016’da özellikle Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinin yanı sıra, Yeni Zelanda ve Avustralya ile ticari-ekonomik ve yatırım iş birliğin bağları güçlendirmeyi hedefleyen “Yeni Güney Politikası”nı gündeme getirmiştir (Gov.tw, 2021). Dolayısıyla Haziran 2016’da Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Yeni Güney Politikası Ofisi ve Ağustos 2018’de Tayvan-Asya Değişim Vakfı oluşturulmuştur (Gov.tw, 2016b; Tayvan-Asya Değişim Vakfı, 2021). Askeri bağlamda, 2016’dan sonra Tayvan’ın askeri bütçesini devamlı artıran Tsai yönetimi, ABD ile silah alımını artırmanın yanı sıra, yerel savunma sanayisini geliştirmeye de büyük çaba harcamaktadır. Örneğin, 2017’da başlatılan ve yaklaşık 86.8 milyar yeni Tayvan doları (yaklaşık 2.45 milyar dolar) yatırımla 2026’ya kadar 66 tanesi üretilmesi planlanan 5. Nesil Jet Motorlu Eğitim Uçağı’nın ilki Haziran 2020’da Başkan Tsai’nin katılımıyla tanıtılmıştır (technews.tw, 2020). Bu yüzden de Tsai başkanlığındaki Taipei yönetiminin önümüzdeki dönemde de Pekin yönetiminin tehdidine rağmen, Tayvan’ın mevcut statükosunu korumaya, hatta bağımsızlığını daha güçlü savunmaya devam edeceği tahmin edilebilir.
Çin açısından bakıldığında ise, Tayvan ile birleşme konusu, Pekin yönetimi için her şeyden önce jeopolitik ve jeostratejik bir hedeftir. Çünkü son yıllarda “Çin Rüyası” sloganı ve “Kuşak ve Yol” girişimi çerçevesinde jeopolitik ve jeostratejik adımlarını hızlandıran Pekin yönetimi, proaktif bir dış politika izlemektedir. Dolayısıyla Pekin yönetimi, son yıllarda Tayvan’a yönelik siyasi ve askeri baskısını artırarak, Taipei yönetimini “Barışçıl Birleşme” politikasını kabul etmeye zorlamaktadır. Fakat, yukarıda bahsedildiği gibi, Tayvan’da son yıllarda yaşanan siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, Taipei’nin Pekin’in “Barışçıl Birleşme” önerisini asla kabul etmeyeceğine kesin gözle bakılabilir. Ayrıca, Çin’in son yıllarda Hong Kong’daki protestolara yönelik baskıları ve oradaki hakimiyetini güçlendirmeyi amaçlayan Ulusal Güvenlik Yasası’nı kabul etmesi, demokratik Tayvan toplumunun endişelerini artırmakta olup, Pekin’in savunduğu “Bir Devlet İki Sistem” ve “Barışçıl Birleşme” politikasına olan güvenini de zayıflattığı tahmin edilebilir. Demek ki, mevcut durumda Tayvan’ın Çin ile barışçıl birleşmesi pek mümkün görünmemektedir.
Öyleyse, Çin’in Tayvan’a askeri bir saldırıya geçmesi mümkün mü? sorusu karşımıza çıkacaktır. Her ne kadar Pekin yönetimi Tayvan’ı Çin topraklarının bir parçası olduğu argümanından vaz geçmezse bile, en azından kısa vadede Tayvan’a karşı askeri güç kullanmayabilir. Çünkü, Çin ve Tayvan arasında yaşanacak olası bir savaş, sadece iki ülkenin savaşı olmaktan ziyade, aynı zamanda ABD ve müttefiklerinin de katıldığı büyük bir Hint-Pasifik savaşına dönüşme olasılığını taşımaktadır. 1979’dan itibaren “Tek Çin” prensibini kabul etse bile Tayvan’a silah satışını hala devam ettiren ABD, son yıllarda Çin ile gerginliği artmasıyla beraber, Tayvan ile ilişkilerini daha da güçlendirmektedir. Özellikle Ocak 2021’de Joe Biden’in başkanlık görevine gelmesiyle dış politikasında Hint-Pasifik bölgesine daha çok ağırlığı verdiği görülmektedir. Bu noktada ABD öncelikle Hint-Pasifik’te Çin’in giderek artan askeri ve ekonomik etkisini engellemeye çalışmaktadır. Bu bağlamda Biden yönetimi, Taipei ile gerek siyasi ve ekonomik, gerekse askeri ilişkilerini geliştirmektedir. Nitekim Hint-Pasifik’teki mevcut jeopolitik ve jeoekonomik durum Çin’in Tayvan’a saldırmasına müsade etmeyebilir. Son yıllarda Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı ABD, Avustralya, Japonya ve Hindistan arasında “Özgür ve Serbest Hint-Pasifik” girişimiyle kurulan ittifaka Almanya ve Fransa da katılmışken, söz konusu girişim Biden yönetimi tarafından daha da benimsenmektedir. Eğer, Çin, Tayvan’a saldırırsa, sadece ABD ve müttefikleri değil, aynı zamanda Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi’ndeki adalar üzerinde Çin ile uzun yıllardır egemenlik tartışmalarında bulunan diğer bölge ülkelerinin de Tayvan’ı destekleyeceği ifade edilebilir.
Özet olarak, Çin ve Tayvan arasında yaşanan gerginliğin bu gibi sorunlarla önümüzdeki süreçte de devam etmesi pek muhtemel görünmektedir. 1949’dan bu yana devam eden egemenlik anlaşmazlığı nedeniyle birçok defa savaşın eşiğine kadar yaklaşan Çin ve Tayvan’ın, mevcut durumda kısa vadede iki tarafa da uygun bir çözüm bulmaları pek mümkün değildir. Çünkü Tayvan’ı kendi toprağı olarak görmekten asla vazgeçmeyen Pekin ile, Çin’in bir parçası olmayı hiçbir kabul etmeyen Taipei, şimdilik bir çıkmazın içindedir.
Kaynaklar:
Ekonomist (2021). Dünyanın En Tehlikeli Yeri. Alınan yer: https://www.economist.com/leaders/2021/05/01/the-most-dangerous-place-on-earth. Erişim tarihi: 21.07.2021.
Gov.tw (2016a). 14. Cumhurbaşkanı (Başkan Yardımcısı) Seçiminde Adayların Aldığı Oy Sayısı. Alınan yer: https://db.cec.gov.tw/histQuery.jsp?voteCode=20160101P1A1&qryType=ctks. Erişim tarihi: 22.07.2021.
Gov.tw (2020). 15. Cumhurbaşkanı (Başkan Yardımcısı) Seçiminde Adayların Aldığı Oy Sayısı. Alınan yer: https://db.cec.gov.tw/histQuery.jsp?voteCode=20200101P1A1&qryType=ctks. Erişim tarihi: 22.07.2021.
Gov.tw (2021). Yeni Güney Politikası. Alınan yer: https://www.ey.gov.tw/achievement/4FA9200AE4958785. Erişim tarihi: 22.07.2021.
Gov.tw (2016b). Cumhurbaşkanı, Yeni Güney Politikası Ofisi’nin Görev ve Yapısını Onayladı. https://www.president.gov.tw/NEWS/20507. Erişim tarihi: 22.07.2021.
MAC (2021). Tayvan Hükümeti Ulusal Egemenliği Koruma Konusunda Kararlı Duruyor. Alınan yer: https://www.mac.gov.tw/en/News_Content.aspx?n=A921DFB2651FF92F&sms=37838322A6DA5E79&s=4B471C53EEC8FA24. Erişim tarihi: 21.07.2021.
Tayvan-Asya Değişim Vakfı (2021). Tayvan-Asya Değişim Vakfı Hakkında. https://www.taef.org/about. Erişim tarihi: 22.07.2021.
technews.tw (2020). Yerli Üretim Yüksek Teknoloji Eğitim Uçağı Resmi Olarak Tanıtıldı. Alınan yer:https://technews.tw/2019/09/24/aidc-crew-trainer/. Erişim tarihi: 22.07.2021.
Xinhua (2021). Şi Cinping’in ÇKP’nin 100. Yıldönümü Kutlamasındaki Konuşması. Alınan yer: http://www.xinhuanet.com/english/special/2021-07/01/c_1310038244.htm. Erişim tarihi: 21.07.2021.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Ömirbek Hanayi Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Çin’in Minzu Üniversitesi Kazak dili ve edebiyatı Fakültesini tamamlamıştır. 2008-2009 yılları arası Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne değişim öğrencisi olarak katılmıştır. 2010 yılında Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne giren Ömirbek Hanayi 2010-2012 yılları arası “Kasachisch im postsowjetischen Kasachstan” adlı proje üzerinde çalışmıştır.