Dünya sıcaklığı ortalaması geçen yüzyıla göre yaklaşık 1°C artmış durumdadır [Tairov, 2021]. Bu artışın ana nedenleri arasında gelişen teknoloji ve sanayi altyapısının bir sonucu olarak fabrikalardan, araçlara pek çok kaynaktan atmosfere salınan gazlar gelmektedir. Öte yandan artan çevre sorunlarına kayıtsız kalınması ve aşırı karbondioksit salınımı da atmosferdeki sera gazlarının artmasına neden olmaktadır [Birleşmiş Milletler, 2020]. Bu tür gelişmeler iklim değişikliğini ve sonuçta ekonomik ve sosyal sorunların katlanarak artmasını tetiklemektedir.
Bu nedenle toplumun farklı kesimleri, çevre sorunlarının önemine daha fazla dikkat çekmeye çalışmaktadır. Bu amaç doğrultusunda sürdürülebilir ve çevre dostu bir ortam yaratılması adına çaba sarf edilmektedir. İklim değişikliği ve doğal kaynakların tükenmesi riskleri karşısında “yeşil bina” konusu daha sıklıkla gündeme getirilmektedir. Halihazırda birçok ülke, binaların tasarımında ve inşasında çevresel boyutların dikkate alınması gerektiğini kabul etmektedir. Yeşil bina, malzeme seçiminden atıkların bertarafına kadar sürecin her aşamasında çevresel unsurları dikkate alan bir inşa yöntemidir [Kornienko, 2017]. Dahası, yeşil bina sürdürülebilir bir model olmasıyla yönüyle de kaynakların verimli kullanımını sağlayan çevre dostu çözümler sunmaktadır.
Yeşil binaların ana ilkelerine bakılacak olursa, bunlar: enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve çevre dostu malzemelerin kullanımı ile endüstriyel ve evsel atıkların etkin yönetimi olarak ifade edilebilir [Kornienko, 2017]. Bilindiği üzere herhangi bir binanın ısıtılması, soğutulması ve aydınlatılması belirli bir miktarda enerji kullanımını gerektirmektedir. Yeşil bina ise kullanılan ısı muhafaza sistemleri, enerji tasarruflu ısıtma ve soğutma sistemleri, verimli aydınlatma ve enerji yönetimi gibi yöntemler kullanarak enerji tüketimini azaltmayı hedeflemektedir. Ayrıca güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması yeşil binaların ana ilkelerinden biridir. Bu tür ilkeler üzerine inşa edilen binalarda, güneş panelleri, rüzgâr jeneratörleri ve doğal kaynaklardan enerji sağlayan diğer sistemler yaygın olarak kullanılmaktadır [Birleşmiş Milletler, 2020]. Bu sadece elektrik tüketimini azaltmakla kalmamakta aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir faktör olan sera gazı emisyonlarının da azalmasına yardımcı olmaktadır.
Sürdürülebilirlik açısından yeşil binaların yapımında çevre dostu yenilenebilir malzemeler kullanılmaktadır. Halihazırda çoğunlukla inşaatlarda kullanılan betonarme ve çelik gibi geleneksel yapı malzemeleri, üretim sırasında yüksek enerji tüketimi ve süreç sırasında yüksek düzeyde zararlı emisyonların ortaya çıkması nedeniyle çevre üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Yeşil bina yapım süreçlerinde ise ahşap ve cam elyafı takviyesi gibi yenilenebilir kaynaklardan çevre dostu malzemeler aktif olarak kullanılmaktadır [Turkov.ru, 2022]. Bu tür malzemeler seçilirken, üretim süreçlerinde çevresel etkileri ve yeniden kullanılabilirlikleri dikkate alınmaktadır. Böylece, çevre üzerindeki olumsuz etkinin azaltılmasına ve doğal kaynakların korunmasına olanak tanınmaktadır.
Ayrıca yeşil bina, su tüketimini azaltmayı hedeflemektedir. Buna göre, bu tür yapılarda suyun toplanmasına, arıtılmasına ve geri dönüştürülmesine olanak sağlayan sistemler kullanılmaktadır [Karanova, 2017]. Örneğin, bu sistemde yağmur suyu bitkilerin ve atık su çimlerin sulanmasında kullanılabilmektedir. Bu nedenle yeşil bina, yapılarda su tüketimini azaltmak için yağmur suyu ve atık su arıtma sistemlerinin ve su tasarrufu sağlayan ekipmanların kurulmasını içermektedir. Yeşil bina aynı zamanda atıkları azaltmayı ve yapı malzemelerini mümkün olduğunca geri dönüştürmeyi amaçlamaktadır [Nikiforova, 2020]. Bu da evsel ve inşaat atıklarının ayrı ayrı toplanması ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanılmasıyla sağlanabilir.
Yeşil bina standartlarının geliştirilmesi ve uygulanması, yenilikçi teknolojileri ve ekonomik kalkınmayı etkileyecek, toplumun yaşam kalitesini ve çevrenin durumunu iyileştirecektir. “Yeşil standartlar” Avrupa Birliği, Amerika, Avustralya, Asya ülkeleri ve Rusya tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu standartları küresel düzeyde onaylayan özel sistemler bulunmaktadır. 1990 yılında geliştirilen İngiliz BREEAM (BRE – Çevresel Değerlendirme Yöntemi) sistemi ve 1998 yılında geliştirilen Amerikan LEED (Enerji ve Çevre Tasarımında Liderlik) sistemi önde gelen örnekler olarak gösterilebilir [Alimova, 2023]. Bu sistemlerin her ikisi de binanın çevre güvenliği, enerji verimliliği ve evin iç ortamının konforunu bozmadan kontrol eden modern “yeşil” teknolojilerin uygulanması açısından değerlendirilmektedir. Hem LEED hem de BREEAM, kaliteli enerji ve su tasarrufu, güvenli yerel ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımını, atıkların ayrı toplanmasını ve çevresel ana parametrelerin yönetimini düzenler. LEED gerekliliklerine göre sertifikalandırılmış binalar, sıradan binalara kıyasla %25 elektrik ve %30 su tasarrufu sağlamaktadır [Gelmanova, 2016].
Son yıllarda bunlara iki Amerikan sistemi, WELL ve Fitwell eklenmiştir. Bu sistemler, sakinlerin sağlık düzeyini ve onların mimariden ve çevreden nasıl etkilendiğini değerlendiren yeni bir standart düzeyidir. Örneğin, WELL’e göre çatıda meyve ve sebze yetiştirilebilen seraların olması, psikolojik olduğu kadar fiziksel sağlık üzerinde olumlu etkisi olan eko-eğlence ortamı (bahçecilik, hayvancılık) oluşturmak da oldukça önemlidir [Dementeyev, 2021]. Güncel verilere göre sadece LEED sisteminden “yeşil” sertifika alan binaların toplam alanının 1 milyar metrekareyi geçtiği belirtilmektedir. Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi, ekolojik inşaatta lider olarak kabul edilmektedir. Burada 22.400’den fazla “yeşil” bina bulunmaktadır [Gustova, 2020)] Rusya’da da yeşil binaların sayısı artmakta olup bunların çoğunlukla çok katlı binalardan oluştuğu bilinmektedir [Savenko, 2022]. Bunlardan Mercury City Kulesi, Hypercube Ofis Merkezi, Nordstar Tower İş Merkezi, Sok, Eightedges, Lakhta-Center akıllı ofis binaları LEED sertifikalı olup, Trinity Place, Elektro, Ducat Place III, Central City Tower gibi binalar da BREEAM standartlarına uyumlu hale getirilmiştir [Babkin, 2022].
Kazakistan’da da son dönemlerde “yeşil” projelerin geliştirilmekte ve uygulamaya geçirildiği görülmektedir. Bunlardan Almatı’daki “Greenville” kasabası, “Esentai Tower” ve “BNC Plaza”, “Ergo Group” konut kompleksi; Astana’daki “Talan Towers”, Astana Uluslararası Finans Merkezi, “MEGA Silk Way” ve “Abu Dhabi Plaza” gibi iş ve alışveriş merkezleri ile üst sınıf konut komplekslerinin yeşil bina konseptine uygun olarak tasarlandığı söylenebilir. Öte yandan 2017 yılının 10 Haziran ve 10 Eylül tarihleri arasında Astana’da gerçekleşen Expo’nun ana temasının da “gelecegin enerjisi” olması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının altyapısının geliştirilmesi hedefleri elbette yeşil bina konseptinin gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda binalara yeşil sertifikası alınması da genel olarak “yeşil” konsepti pazarının konut sektöründe de genişlemesine katkıda bulunacaktır. Bu süreç isteğe bağlı olsa da inşaat firmaları artan gayrimenkul talebini karşılayabilmek adına bu standartları karşılamak için çaba göstermektedir.
Ancak bu tür konut yapılarında daire fiyatları ve iş merkezlerinde yer kiralama maliyeti geleneksel sistemlerde yapılan binalara göre çok daha yüksektir. “Yeşil” binaların pahalı olmasının temel nedeni, çevre dostu yapı malzemelerinin geleneksel yapı malzemelerine göre daha pahalı olmasıdır. Yanı sıra, “yeşil” teknolojiler ek hizmetler gerektirmektedir. Bu da mülk sahipleri için ek maliyetlere neden olmaktadır. Yeşil binaların beklenenden yavaş ilerlemesinin bir başka nedeni de, küresel kuruluşlar tarafından sağlanan belgelendirme ücretlerinin yüksekliğidir. Örneğin, LEED sertifika standardı almanın maliyeti 100.000 doların üzerindeyken, BREEAM sertifikası için istenilen miktar da 70.000 dolardır. Bunlara ilave olarak %15-20 oranında ek ücret ve danışmanlık ücretleri talep edilmektedir [Suleimenova, 2016].
Söz konusu maliyet sorununu gören ve rekabet ortamını artırmak isteyen ülkelerde farklı yeşil standart firmaları da oluşmaya başlamıştır. Örneğin, Rus GREEN ZOOM sistemi, Fransız HQE, Alman DGNB, Avustralya GreenStar, Swiss Minergie ve BAE Estidama bunlardan bazılarıdır [Babkin, 2022]. Kazakistan da bu sürecin dışında kalmayarak 2015-2018 yılları arasındaki Kazakistan Yeşil Bina Konseyi’nin inisiyatifiyle çevre sertifikasyonu sistemi olan “OMIR”ı geliştirmiştir. Söz konusu sistem, Kazakistan’ın coğrafi, iklimsel, ekonomik ve diğer bölgesel özellikleri ile Kazak inşaat sektörünün potansiyeli dikkate alınarak hazırlanmıştır. “OMIR” sertifikası, Kazakistan’da ilk kez 2022 yılında Astana şehrinde bulunan “Grand Victoria” konut kompleksine verilmiştir. Bu kompleks, “M2 Development” şirketi tarafından önceden “yeşil” gereksinimlere uygun olarak tasarlanmış ve yüksek kaliteli üç katmanlı paneller ve cephe kaplamalı endüstriyel üretim malzemeleri kullanılarak inşa edilmiştir. Söz konusu kompleks, ülkedeki “OMIR” sertifikasına sahip tek binadır.
Avrupa Birliği ve ABD’de yeşil konseptli inşaatın başlamasının itici nedenleri arasında elektriğin pahalı olması gibi nedenler yatsa da, bu alanın hızlı bir şekilde gelişmesinde devletlerin sunmakta olduğu teşvik politikalarının etkili olduğu bilinmektedir. Örneğin, ABD’de LEED sertifikalı bir müşteriye ortalama %0,45’e varan indirimli ipotek faiz oranı sunulmaktadır. Zorunlu konut sigortası oranı ise borçluya bağlı olarak ortalama %0,2-0,4 oranlarında düşürülebilmektedir. İpotek avantajlarına ek olarak, ABD’de vergi indirimi avantajları da aktif olarak kullanılmaktadır. Örneğin Florida’da ev sahipleri, enerji tasarruflu ekipman kurdurmaları durumunda %100 emlak vergisinden muaf tutulmaktadır [Miroshnichenko, 2021]. Yeşil bina maliyetleri her ne kadar geleneksel yöntemlerle yapılan binalara göre daha pahalı olsa da uzun dönemde gerek sağlanacak vergi indirimleri, gerekse enerji tasarruf yöntemleri sayesinde çeşitli avantajlar sunmaktadır.
Bu bağlamda, Kazakistan’da da çevre standartlarına önem veren yatırımcılar için ekonomik açıdan cazip koşullar yaratılmalı ve söz konusu girişimler devlet tarafından desteklenmelidir. Örneğin, ABD’de olduğu gibi enerji tasarrufu sağlayan teknolojileri kullanan tüketicilere vergi indirimleri, firmalar için “Yeşil” tahvillerin kullanımı gibi ucuz finansmana sahip olma gibi imkanlar sunulabilir.
Öte yandan, teşvik programları kapsamında bürokratik olarak basitleştirilmiş ve ucuz kredi verme yöntemleri de yatırımcıların ilgisini yeşil bina konseptine çekecektir. Bu noktada Kazakistan’da 2023’ün Ocak ayında “Yeşil konut kredisi” programı başlatılmıştır. “Yeşil konut kredisi”, banka tarafından çevre koruma gereksinimlerini karşılayan hazır gayrimenkul alımı için sağlanan bir kredidir. Buna göre, sadece OMIR, BREEAM, LEED sistemlerine göre özel çevre standartlarını karşılayan konut sitelerinde daire satın almak mümkündür. Şu anda sadece “Otbasy Bank” bu program kapsamında kredi sunmaktadır. Konut kredisi sözleşmesi kapsamında %20 peşinat ödeyerek yıllık %12,5 faizle 35 milyon tengeye (79.100 dolar) kadar bankadan kredi kullanmak mümkündür [Otbasy bank, 2023]. Bu teşvik ülkenin finansal sistemi içinde diğer banka kredilerine göre çok daha etkili ve uygun bir program olarak kabul edilmektedir. “Yeşil konut kredisi”, ülkede “yeşil” inşaatın yaygın gelişimi için motive edici bir faktör haline gelmektedir.
Bir dizi zorluğa rağmen inşaat sektöründe sürdürülebilir kalkınma trendinin belirli bir ivme yakaladığı söylenebilir. Bu da “yeşil” binanın geleceği için bir umut sunmaktadır. Zaman içerisinde, kullanıcıların da çevre dostu binalardan yana bir seçim yapacağı beklenmektedir. Mevcut durumda asıl sorun hükümet programlarının ve inşaat piyasasının bu trende ne kadar hızlı adapte olacağıdır. Kuşkusuz yeşil bina sektöründe geliştirilen ve uygulanan projelerin faydaları uzun vadeli ve geleceğe yöneliktir. Bu nedenle, ilgili tarafların bu sistemden hızlı bir geri dönüş ve karşılaştırmalı kar beklentileri yerinde olmayacaktır. Aksine kullanıcılar dahil bütün taraflar bu sistemi uzun vadeli olarak düşünmelidir.
Sonuç olarak, “yeşil” binalar, yalnızca çevre sorunlarını çözmenin bir aracı değil, aynı zamanda maliyetlerin düşürülmesi ve gayrimenkulün değerinin artırılması için önemli bir ekonomik araç haline gelmiştir. Sertifikalı binalar, enerji ve su faturaları açısından daha verimli ve çevreci olmalarına karşın mevcut durumda maliyeti, geleneksel yöntemle inşa edilen binalara göre daha fazladır. Bu nedenle maliyetlerin azaltılması ve erişim konusunda devletlerin yeşil bina konseptine daha fazla destek sağlamaları çevre, ekonomi, enerji, sağlık ve diğer alanlarda toplumun ve devletin yararına olacaktır. Öte yandan bu yeni sistem gelecekte karşılaşılabilecek olan su ve enerji sorunlarına karşı da şimdiden alınabilecek önlemlere büyük katkılar sağlayacaktır.
Kaynakça:
Alimova, Darya ve Perkova, Margarita (2023). “Yeşil” inşaat süreçlerini düzenleyen uluslararası çevre standartlarının karşılaştırmalı analizi. Vestnik Şuhov BGTU, 4, ss. 55-66.
Babkin, Aleksandr, Kurçeyeva, Galina ve Aprelova, Lada (2022). Sağlıklı bir şehir kavramının uygulanması bağlamında yeşil inşaat sorunları, π-Economy, 2 (15), ss. 59-78.
Birleşmiş Milletler (2020). 13 amaç: İklim değişikliği ve sonuçlarına karşı acil önlemlerin alınması. Alınan yer: https://www.un.org/sustainabledevelopment/ru/climate-change/. Erişim tarihi: 02.05.2023.
Birleşmiş Milletler (2020). Yenilenebilir Enerji Nedir? Alınan yer: https://www.un.org/ru/climatechange/what-is-renewable-energy. Erişim tarihi: 04.05.2023.
Dementeyev, Dmitriy, Kalitkin Andrey, Şeina, Georgievna ve Belaş, Vladimir (2021). Yeşil bina için yeni avrupa standartları: well ve fitwel. İngenernii Vestnik Dona, 9 (81), ss. 7-45.
Gelmanova, Zoya, Amirhanova, Meruert ve Georgiyadi, İvan (2016). “Yeşil” inşaat bölgelerin sürdürülebilir kalkınmasını sağlamanın etkili bir yoludur. Nauchnoe Obozrenye: Ekonomiçeskiye Nauki, 1, ss. 12-15.
Gustova, Natalya (2020). Ekolojik inşaatın başkenti seçildi. Alınan yer: https://realty.rbc.ru/news/5fb680259a79473691ecad78. Erişim tarihi: 06.05.2023.
Karanova, Vlada ve Sikorskaya, Мariya (2017). «Yeşil» İnşaat. Vestnik Magistraturi, 9 (72), ss. 15-20.
Kornienko, Sergey (2017). Yeşil bina, çevresel sürdürülebilirliği artırmanın yenilikçi ve sosyal açıdan önemli bir unsurudur. Zdaniya Vısokih Tehnologii, 3, ss. 60-67.
Miroşniçenko, Кristina ve Mandrıkina, İrina (2021). “Yeşil” inşaat: eko-evlerin maliyeti nedir ve geleneksel evlerden daha iyi olan yerleri nelerdir? Alınan yer: https://tass.ru/nedvizhimost/12198827. Erişim tarihi: 07.05.2023.
Nikiforova, Valentina, Kaverzina, Lyudmila ve Nujina, İrina (2020). “Yeşil” inşaat bölgelerin sürdürülebilir kalkınması için etkili bir araçtır. Problemy Sotsiyalno-Ekonomiçeskogo Razvitiya Sibiri, 1 (39), ss. 44-50.
Savenko Aleksey, Miheyev Geogriy, Morozov Elena, Şendrik Nаzar, Mazurin Аrtem, Çumak Vasiliy (2022). Rusya’da “yeşil” inşaat teknolojilerinin uygulanmasının ekonomik verimliliği. Ekonomika i Predprinimatelstvo, 5 (142), ss.1354-1358.
Suleymenova, Аycan (2016). Kazakistan için “Yaşam”. Alınan yer: https://forbes.kz//process/ecobusiness/jizn_dlya_kazahstana/? Erişim tarihi: 07.05.2023.
Tairov, Rinat (2021). İşler daha kötüye gidecek: Uzmanlar küresel ısınmanın geri dönüşü olmayan sonuçları konusunda uyarıyor. Alınan yer: https://www.forbes.ru/newsroom/obshchestvo/436957-situaciya-stanet-huzhe-eksperty-predupredili-o-neobratimyh-posledstviyah. Erişim tarihi: 02.05.2023.
Turkov.ru (2022). Ekolojik malzemeler inşaat teknolojisinin geleceğidir. Alınan yer: https://turkov.ru/info/articles/ekologicheskie_materialy/. Erişim tarihi: 05.05.2023.
Otbasy bank (2023). Yeşil ipotek. Alınan yer: https://hcsbk.kz/ru/zelenaya-ipoteka/. Erişim tarihi: 07.05.2023.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Zhandos Kudaibergenov, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi Avrasya Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çalışmaktadır. 2009 yılında Gumilyev Avrasya Milli Üniversitesi’nin Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olmuştur. 2011-2013 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi'nde Uluslararası ilişkiler bölümünde yüksek lisans eğitimini görmüştür. Yüksek lisans tezinin ilgi alanı ve konusu «Güneydoğu Asya'daki Entegrasyon Süreçleri» dir. 2018 yılında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi’nin İşletme bölümünde doktora eğitimini başlayıp.