1945 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Japonya’ya karşı ilk nükleer silahını kullanmasıyla birlikte, Sovyetler Birliği’nin nükleer alanındaki bilimsel çalışmaları hız kazanmış ve Klaus Fuchs aracılığıyla ilk atom bombasını icat etmiştir. Plütonyumdan yapılan 22 kilotonluk “RDS-1” (Reaktivniy Dvigatel Stalina, Batı’da Joe-1 olarak adlandırılmaktadır) adlı bombasını 29 Ağustos 1949 tarihinde Kazakistan’ın Semipalatinsk şehrinde başarılı bir şekilde denemiştir. Başarılı bir Sovyet denemesinden sonra dünyanın iki nükleer gücü ABD ve Sovyetler Birliği arasında nükleer yarış başlamıştır. Bu yarışı sınırlamak amacıyla 1972 yılından bu yana SALT I (1972), SALT II (1979), START I (1991), START II (1993), SORT (2002) ve START III (2010) gibi çeşitli anlaşmalara imza atılmıştır.
Rus bilim adamları Vladimir Belousov ve Nikolay Voloşin, anlaşmaların oluşturulmasında ABD’nin kendi güvenliğini pekiştirmek için, stratejik nükleer silahların niceliksel olarak azaltılmasını sağladığını savunmaktadır. Ayrıca Rusya’nın nükleer silahları hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi elde etmeye ve nükleer silahların bakımı ve geliştirilmesi için ekonomik engeller de dâhil olmak üzere ek zorluklar yaratmaya çalıştığını düşünmektedir. Bunlara ilaveten, ilk iki START anlaşmaları bir bütün olarak, mevcut stratejik istikrar parametrelerini azaltmadan, Rusya’nın ulusal çıkarlarını ihlal ederek ABD nükleer silahlarının potansiyelini artırmış ve Rusya’nın askeri güvenliğini azaltmıştır [Belousov, Voloşin 2000].
Rus nükleer caydırıcılığının temeli, geleneksel stratejik üçlüden oluşmaktadır: karatabanlı kıtalararası balistik füzeler (KBF), balistik füzelerle donatılmış nükleer denizaltılar ve uzun menzilli seyir füzeleri ile donatılmış stratejik bombardıman uçakları. Sovyetler Birliği geleneğini devam ettiren Rusya Stratejik Füze Kuvvetleri’nin çatısı altında kurulan KBF’leri, stratejik üçlünün en önemli öğesi haline getirmektedir. Bu stratejik güçlerin modernizasyonu yavaş ama doğru adımlarla geliştirilmiştir. Örneğin, 1990’ların ikinci yarısından itibaren “Topol M” (SS-27) tek başlıklı model devreye sokulurken, 2000’li yılların ikinci yarısında üç adet başlık taşıyabilecek kadar yenilenmiş ve “Yars” (SS-29) olarak adlandırılmaya başlamıştır [Baev, 2019]. KBF’ler, asgari 5000 kilometre menzili olan, daha çok nükleer başlık taşımak amacıyla tasarlanmış gelişmiş balistik füzeler olduğundan nükleer güç statüsüne sahip bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Zira bu yüzden bu tür silahların son teknolojiye göre yenilenip modernize edilmesi ulusal güvenlikte hayati önem teşkil etmektedir.
Stratejik üçlünün denizaltı altyapısının modernizasyonu için de büyük çabaların harcandığı söylenebilir. “Borey” sınıfı stratejik denizaltıların yeni neslinin inşası 2020 yılına kadar Silahlanma Programı’nın[1] en yüksek maliyetli projelerinden biri olmuştur. Denizaltıların projelendirilmesi 1990’ların ortasında rastlamakta olup, “Yuri Dolgoruki” adlı ilk denizaltının inşası 1996 yılında başlamıştır. 2013-2014 yıllarında Pasifik filosu “Aleksandr Nevski” ve “Vladimir Monomah” adlı iki adet ikiz denizaltıya sahip olmuştur. “Borey A” (Knyaz Vladimir) iyileştirilmiş versiyonunun inşaatı 2017’de başlatılıp 2019’da devreye sokulmuştur. Günümüzde bunun gibi daha dört adet denizaltının inşaatı çeşitli aşamalarda bulunmaktadır [Baev, 2019]. Balistik füze denizaltısı, balistik füzeler fırlatmak için donanmış bir denizaltı türüdür. Nükleer savaş başlıklarıyla donanmış balistik füze denizaltıları görünmezlik ve yer değiştirme yeteneğine sahip olup, ikinci bir vuruş tehdidini devam ettirerek bir saldırıya karşı güvenilir bir caydırıcılık özelliğini taşımaktadır.
Uzun menzilli havacılık, Rus stratejik üçlüsünün en zayıf halkasıdır ve 66 bombardıman uçağının modifikasyonu ve teknik bakımı hariç son 30 yılda hiçbir modernizasyon işlemi görmemiştir. “PAK DA” yeni nesil bombardıman uçağının projesi bazı problemlerle karşı karşıya kaldığı için onun devreye sokulması zaman almış, projenin bitiş süresi birkaç defa ertelenerek, en son 2030’ların ortasına doğru hazır olacağı yönünde tahminler bulunmaktadır [Baev, 2019]. Uzun menzilli havacılık uzun menzilli nükleer veya konvansiyonel saldırılar yapmaktan sorumlu Rus Havacılık Kuvvetleri’nin bir koludur. “PAK DA” yeni nesil bombardıman uçağındaki söz konusu problemleri izale etmesiyle birlikte Rusya’nın nükleer caydırıcılığının üçüncü ayağını da yola koyması beklenmektedir.
Rusya’nın nükleer silah gücünün durumuna sayısal olarak bakacak olursak, Doğal Kaynakları Savunma Konseyi’nin (NRDC) göre, Sovyetler Birliği 1986’da yaklaşık 45.000 nükleer silaha sahipken, 1991’de bu sayı 35.000’e inmiştir [Nti.org, 2020]. START III Anlaşması, Rusya ve ABD’yi 2018 itibariyle 1.550 stratejik savaş başlığıyla sınırlandırmaktadır. Yeni START Anlaşması uyarınca iki yılda bir yapılması gereken veri alışverişine göre, hem ABD hem de Rusya bu hedefe ulaşmış durumdadır. Rusya’nın 527 konuşlandırılmış kıtalararası balistik füze üzerinde 1.444 savaş başlığı, denizaltından fırlatılan balistik füzeler ve ağır bombardıman uçakları için tasarlanmış savaş başlıkları bulunmaktadır [State.gov, 2018]. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan rakamlara göre Ocak 2020 itibariyle Rusya 6.375 nükleer savaş başlığına (dondurulmuş veya sökülmeyi bekleyenler dâhil) sahiptir [Ria.ru, 2020]. Günümüzde Rusya Topol, Topol-M, Yars, Barguzin, Sarmat ve Voevoda gibi stratejik nükleer kuvvetleri olan çeşitli füze sistemleriyle donanmıştır. Ayrıca Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra devasa bir nükleer silah üretim kompleksini ve büyük silah sınıfı bölünebilir malzeme stoklarını devraldığını hatırlatmakta fayda görülmektedir. Moskova nin şu anda 679 ± 120 metrik ton silaha eşdeğer yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyuma ve yaklaşık 128 ± 8 metrik ton askeri kullanımlı plütonyuma sahip olduğu tahmin edilmektedir [Fissilmaterials.org, 2020].
“Rusya’nın Stratejik Nükleer Silahları” web sitesi verilerine göre 2020’nin başlarında, Stratejik Füze Kuvvetleri 1.181 nükleer savaş başlığı taşıyabilen beş farklı tipte 320 füze sistemi ile silahlandırılmıştır. Ayrıca donanma üç tipte 10 stratejik füze gemisine sahipken, bunlardan 9’una balistik füze yerleştirilmiştir. Uzun menzilli havacılık komutanlığı ise yaklaşık 200 uzun menzilli seyir füzesi ile donanmış iki tipte yaklaşık 66 stratejik bombardıman uçağına sahiptir [Ria.ru, 2020].
START III anlaşmasının süresi 4 Şubat 2021 tarihinde sona ermiştir. 26 Ocak’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve yeni ABD Başkanı Joseph Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek, START III anlaşmasını ek koşullar olmaksızın 5 Şubat 2026’ya kadar beş yıl daha uzatmayı kabul etmişlerdir [Kremlin.ru, 2021].
Sonuç olarak, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nden kalan büyük nükleer cephaneyi korumakla kalmayıp, ayrıca START anlaşmalarına uyarak, kendi stratejik nükleer kapasitesini geliştirdiğini ve yeni nesil silahlarla donattığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda Rus nükleer caydırıcılığının nun uzun menzilli havacılık dışında denizaltı altyapısı ve KBF’ler bağlamında ciddi ilerleme kaydettiğini söylemek mümkündür. Zira NATO’nun doğu genişlemesi ve Rus sınırlarına gün geçtikçe daha da yaklaşması Rusya’nın ulusal güvenliğini tehdit altında bırakmaktadır. Bu bağlamda Rusya’nın nükleer gücü ve cephanesi caydırıcılık anlamında uluslararası alanda önemli bir koz ise, bölgede de bölgesel güç statüsünü onaylatmada önemli bir öğedir. Bu yüzden hem uluslararası alanda söz sahibi olarak kendi jeopolitik konumunu korumada hem de bölgesel güç statüsünü muhafaza etmede etkin olan nükleer gücünü geliştirmek ve yenilemek Moskova hükümetinin ana hedeflerinden biridir. Rus nükleer gücünün NATO ve diğer ülkeler tarafından tehdit olarak algılanması ve nükleer silahların caydırıcı amaçlı kullanılabilmesi Moskova’nın bu kadar geliştirmek istediği nükleer silahlardan beklentisi olarak değerlendirilebilir.
Kaynakça
Baev P. (2019). Yadernaya Modernizaciya Rossii i “Çudo Raketi” Vladimira Putina Mifi i Realnost (Rusya’nın Nükleer Modernizasyonu ve Vladimir Putin’in “Sihirli Füzeleri” Mitler ve Gerçekler), Russie.Nei.Visions, No: 15, İfri.
Belousov V., Voloşin N. (2000). Yadernaya Politika Gosudarstva: Struktura, Osnovnie Aspekti (Devletin Nükleer Politikası: Yapısı ve Temel Unsurları), der. İvan Sarfançuk, Yadernaya Politika Rossii: Problemi i Perspektivy (Rusya’nın Nükleer Politikası: Problemleri ve Geleceği). Moskova: Pir Center.
Fissilematerials.org (2020). Uluslararası Bölünebilir Malzeme Paneli, Ülkeler: Rusya. Alınan site: http://fissilematerials.org/countries/russia.html. Erişim tarihi: 07.07.2021.
Kremlin.ru (2021). Telefonniy Razgovor s Prezidentom SŞA Djozefom Baydenom (ABD Başkanı Joseph Biden ile Telefon Görüşmesi). Alınan yer: http://www.kremlin.ru/events/president/news/64936. Erişim tarihi: 20.06.2021.
Mid.ru (2020). Rusya Federasyonu’nun Nükleer Caydırıcılığa İlişkin Devlet Politikasının Temel İlkeleri. Alınan yer: https://www.mid.ru/en/diverse/-/asset_publisher/zwI2FuDbhJx9/content/osnovy-gosudarstvennoj-politiki-rossijskoj-federacii-v-oblast adernogosderzivania?_101_INSTANCE_zwI2FuDbhJx9_redirect=https%3A%2F%2Fwww.mid.ru%2Fen%2Fdiverse%3Fp_p_id%3D101_INSTANCE_zwI2FuDbhJx9%26p_p_lifecycle%3D0%26p_p_state%3Dnormal%26p_p_mode%3Dview%26p_p_col_id%3Dcolumn-1%26p_p_col_pos%3D2%26p_p_col_count%3D6. Erişim tarihi: 07.07.2021.
Nrcki.ru (2020). İ mojet Stanet Toplivom Prostim (Belki Sade Bir Yakıt Olur). Alınan yer: http://nrcki.ru/product/press-nrcki/press-nrcki–42334.shtml?g_show=6470&. Erişim tarihi: 07.07.2021.
Ria.ru (2020). Strategiçeskie Yadernie Sili Rossii i SŞA (Rusya ve ABD’nin Stratejik Nükleer ). Alınan yer: https://ria.ru/20201020/vooruzheniya-1580685365.html. Erişim tarihi: 07.07.2021.
State.gov (2018). Yeni START Anlaşması Stratejik Taarruz Silahlarının Toplam Sayıları. Alınan yer: https://www.state.gov/new-start-treaty-aggregate-numbers-of-strategic-offensive-arms/. Erişim tarihi: 07.07.2021.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Kanapiyanova Zhuldyz 26 Aralık 1986'da doğdu. 2004 yılında liseden mezun oldu ve aynı yıl Abay Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi'ne girdi. Aynı yıl Ege Üniversitesi'ne (Türkiye, İzmir) yüksek lisans yapmak üzere girdi. 2012 yılında Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden yabancı dil bilgisi ile mezun oldu. Tez konusu “Küreselleşme ve Uluslararası Nükleer Politika” dır. Şimdi Hoca Ahmet Yesevi Kazak-Türk Uluslararası Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü'nde araştırma görevlisiydi.