24 Haziran 2021 tarihinde SETA Dış Politika Direktörlüğü Araştırmacı Dr. Mehmet Uğur Ekinci “Türkiye-Balkanlar İlişkileri” başlıklı çevrimiçi seminer verdi.
Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer’in takdim konuşması ile başlayan seminerde Mehmet Uğur Ekinci, ana hatlarıyla, Balkanların ifade ettiği yeri anlatarak konuşmasını başladı. Ekran paylaşımı yaptı ve Balkan coğrafyasını harita üzerinde görmemizi sağladı. Balkan ifadesinin yarımadayı ifade ettiğini belirtti. Balkan coğrafyasını fiziki ve siyasi haritada gösterdi. Gügünümüzde özellikle son yirmi senedir Balkanlar deyince Avrupa Birliğine entegrasyon bölgenin siyasetini tanımlayan bir faktör olduğunu belirtti.
Seminer devamında, AB tarafından bakıldığında jeopolitika stratejisi olarak doğuya doğru genişleme olduğunu belirtti. Balkanlar siyasetinden söz ettiğimiz zaman bu ülkelerin ortak gündemlerine baktığımızı söyledi. Balkanlar siyaseti olarak tartışılan bölgenin Avrupa Birliği dışında kalan altı ülke olduğunu ifade etti. Bugün Balkanlar deyince, Arnavutluk, Kosova, Karadağ, Bosna-Hersek ve Sırbistan ülkeleri bahsedileceğini söz etti. Hırvatistan’ın da Balkan siyasetinin içinde düşünüldüğünü ama 2013 yılında Avrupa Birliğine girdikten sonra bugün zaman zaman ilgili konu başlıkları olduğu zaman Bosna-Hersek’in içindeki Hırvat unsurundan anlatıldığı zaman Hırvatistan’ın tespit edildiğini vurguladı. 2014’te Avrupa Birliğine giren Slovenya’nın Balkan siyasetinden ve Avrupa’nın diğer ilişkileri bakımından uzaklaşmış olduğunu astın çizerek söyledi. Türkiye’nin resmi politikasının Balkanları bir bütün halinde düşünmek olduğunu vurguladı. Balkanların Türkiye için ne ifade ettiğini ve Türkiye’nin kendisini Balkanlar için dış güç olarak görmediğini de anlattı. Gösterdiği bir haritada Türkiye’yi Balkanların bir parçası olarak gösterdiğini astın çizdi. Tarihi ve ekonomik bağlar bakımından Türkiye ve Balkanların birbiriyle kenetlenmiş ülkeler olduğunu belirtti. Avrupa’ya yönelik şüpheler bakımından Türkiye’ye kültürel ve dini açıdan uzak görünen kesimlerin bile Türkiye ile ortak kaygılar taşıdığını gösterdi. Siyasi kültürler açısından da yakınlık olduğunu belirtti. Ortaklıklardan dolayı Türkiye ve Balkanlar arasındaki ilişki potansiyelinin fazla olduğunu belirterek, ilişkinin kuvvetten fiile geçmesinin tarih içerisinde çok mümkün olmadığını ifade etti. Uluslararası siyaset yüzünden gerçekleşmediğini belirtti. 1930 yıllarında başlatılan Balkan Paktı’ndan söz etti. Soğuk savaş döneminde Türkiye- Balkanlar ilişkisini ele aldı. Arnavutluk Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Günümüzdeki durumlarından bahsetti. 1999-2000 yılları Türkiye-Balkanlar ilişkileri açısından dönüm noktası olduğunu belirtti. Yapısal ve aktör bazlı durumların bu yıllarda değiştiğini belirtti. Türkiye ve Balkanlar arasında sağlam zeminde daha sağlam ilişkilerin kaybedildiğini belirtti. Bu 1999-2000 yıllarının Balkanlarda savaşların bittiği yıllar olduğunu belirtti. Kosova Savaşı sonrasında AB düzen ve istikrarın devamı için aktif rol üstlendiklerini söyledi. İstikrar Paktı adlı kurumun işlettiğini ve AB’nin genişleme perspektifinin Balkanları da içine aldığını söyledi. Bölgede barışın ve istikrarın sağlanacağını ve uzun süre olacağını söyledi ve önemli olduğunu belirtti.
Seminer sonunda, 2000 yıllarıyla birlikte Balkanlar bağlamında ve ikili ilişikler bağlamında Türkiye’nin ilişkilerinin olumlu anlamda seyrettiğini belirtti. İç siyasi faktörler açısından konuyu ele aldı. Türkiye’nin iç siyaseti ve ekonomisi ile ilgili gelişmelere değindi. Türkiye-Balkan ilişkilerinin mevcut durumuyla ilgili istatistikler gösterdi. Türkiye-Balkanlar ilişkisini dış ticaret, yatırımlar, resmi kalkınma yardımları ve turizm konuları bakımından inceledi. Bosna-Hersek ve Sırbistan’nın başkentlerini birbirine bağlayan otoyol projesinden bahsetti. Bu otoyolun barış otoyolu olacağını söyledi. sunumunu tamamladı.
Seminerin sonunda katılımcılar konuyla ilgili görüş alışverişinde bulundular. Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur, semineri için Dr. Mehmet Uğur Ekinci’ye teşekkür ederek gelecekte bu konuyla ilgili önemli yayınların ve çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti.