16 Ocak 2016 tarihinde Tayvan’da (Çin Cumhuriyeti) genel seçim gerçekleşti. Genel seçimde Tayvan’ın 14. dönem Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 9. dönem Parlamentosu’nun 113 üyesi belirlendi. Genel seçime aşağıdaki siyasi partiler katıldılar: Demokratik İlerleme Partisi (DPP), Çin Milliyetçi Partisi (KMT), Önce Halk Partisi (PFP), Yeni Güç Partisi (NPP), Yeni Parti (NP), Yeşil-Sosyal Demokrat Birliği, Tayvan Dayanışma Birliği (TSU), İnanç ve Umut Birliği (FHL), Cumhuriyetçi Parti (MKT), MCFAP, Bağlantısız Dayanışma Birliği (NPSU), Ağaçları Koruma Partisi (TP), Çin Birliği Partisi (CUP), Ulusal Sağlık Servisi Birliği (NHSA), Serbest Tayvan Partisi (FTP), Tayvan Bağımsızlık Partisi (TIP).
Bunların içinden sadece 3 parti Tayvan’ın 14. dönem Cumhurbaşkanı seçimlerine kendi adaylarını çıkarabildi. Demokratik İlerleme Partisi’nin adıyla Tsai Ing-wen ve Başkan Yardımcısı adayı olarak bağımsız siyasetçi Chen Chien-jen, Çin Milliyetçi Partisi’nin adıyla Eric Chu ve Başkan Yardımcısı adayı olarak bağımsız siyasetçi Wang Ju-hsuan, Önce Halk Partisi adıyla James Soong ve Başkan Yardımcısı adayı olarak KMT’den Hsu Hsin-ying’dir. Genel seçimde Demokratik İlerleme Partisi’nin adayı Tsai Ing-wen ve seçim ortağı Chen Chien-jen 6.894.744 oy (56,2%), Çin Milliyetçi Partisi’nin adayı Eric Chu ve seçim ortağı Wang Ju-hsuan 3.813.365 oy (31,0%), Önce Halk Partisi’nin adayı James Soong ve seçim ortağı Hsu Hsin-ying 1.576.861 oy (12,84%) aldılar.[1] 9. dönem Parlamento seçimlerinin sunucunda ise, 113 üyeli parlamentoya Demokratik İlerleme Partisi’nden 68, Çin Milliyetçi Partisi’nden 35, Yeni Güç Partisi’nden 5, Önce Halk Partisi’nden 3, Bağlantısız Dayanışma Birliği 1 ve bağımsızlardan 1 aday seçilmiştir. [2]
2016 genel seçimlerine Tayvanlıların katılım oranı yüzde 66,27 olarak gerçekleşti. Bu oran göreceli olarak önceki iki seçime göre daha düşüktür. 2012 yılındaki seçimlere yüzde 74,38 oranında katılım gerçekleşmiş iken, 2008 yılında yüzde 76,33 oranında katılım gerçekleşmişti. [2]
Fakat daha önceki seçimlerle kıyaslandığında 2016 genel seçimlerine katılan siyasi partilerin sayısı fazladır. Tayvan’daki seçimlere 2012 yılında 11 siyasi parti, 2008 yılında 12 siyasi parti katılmıştı. Bu yılki seçimlerin değer bir özelliği ise seçime katılan partilerin yarısı daha yeni kurulan genç partilerden oluşmasıdır. Örneğin, Yeni Güç Partisi (NPP) 25 Ocak 2015 tarihinde, Ağaçları Koruma Partisi (TP) 10 Ağustos 2014 tarihinde, İnanç ve Umut Birliği (FHL) 6 Eylül 2015 tarihinde, MCFAP 20 Mayıs 2014 tarihinde, Ulusal Sağlık Servisi Birliği (NHSA) 10 Temmuz 2011 tarihinde, Serbest Tayvan Partisi (FTP) 1 Mayıs 2015 tarihinde ve Cumhuriyetçi Parti (MKT) 13 Mart 2015 tarihinde kurulmuşlardır. Nitekim 25 Ocak 2015’te kurulan Yeni Güç Partisi (NPP) seçmen oylarının yüzde 6,11’nı ve parlamentodaki sandalyenin 5’ni kazanarak, Tayvan’da üçüncü büyük parti hüviyetini elde etmiştir.
2016 seçiminde kazançlı çıkan DPP, 28 Eylül 1986’da Taipei’de kurulmuştu. Tayvan’da 1970’lerde ortaya çıkan Tangwai (partiye bağımsız siyasetçiler) hareketleri DPP’nin kurulmasının alt yapısını oluşturmaktadır. KMT’nin Tayvan’da tek parti olarak 1949’dan itibaren yönettiği sıkıyönetim 1987’de kaldırıldıktan sonra, DPP muhalefet partisi olarak güçlenmeye başlamıştı. Tayvan’daki liberal siyasi parti olarak güç kazanan DPP, 2000’e kadar Tayvan’daki yerel seçimlerde belli bir başarı elde etti. KMT’nin başta olduğu Mavi Koalisyonuna karşı, DPP 2000’de Yeşil Koalisyonu oluşturdu. Ayrıca 2000-2004 ve 2004-2008 yılları arasında DPP adayı (aynı zamanda DPP lideri) Chen Shui-bian iki dönem Tayvan Cumhurbaşkanı oldu. Bu sonuçlarla, DPP Tayvan’daki ikinci büyük siyasi parti haline geldi. DPP 2008’de Cumhurbaşkanı seçimini kaybetti ve yüzde 40 oyla Tayvan Parlamentosu’nda ancak 27 sandalye kazanabildi. 18 Mayıs 2008 tarihinde Tsai Ing-wen DPP’nin yeni lideri olarak seçildikten sonra siyasi alanda partiyi güçlendirmeye çalıştı. 2012’deki Cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 45,63 oy aldı, fakat Parlamento seçiminde yüzde 34,62 oy alarak 40 sandalye kazanabildi. Fakat 2014’de Tayvan’daki yerel seçimlerde büyük ve önemli bir başarı sağladı. [3]
DPP’nin lideri Tsai Ing-wen’in Tayvan’ın 14. dönem Cumhurbaşkanı seçilmesi ve partisinin parlamentodaki sandalyelerin üçte ikisini kazanması, Tayvan’ın siyasi tarihinde yeni bir sayfayı açmıştır. Çünkü 59 yaşındaki Tsai Ing-wen ülke tarihinin ilk kadın cumhurbaşkanıdır.
KMT’nin Tayvan’daki 2016 genel seçimlerini kaybetmesi Tayvan tarihinde ilk kez rastlanmıştır. 1897’de kıta Çin’de kurulmuş olan KMT 1949’dan beri Tayvan’da tek iktidar partisidir. 1987’ye kadar Tayvan’da tek parti olarak hüküm süren KMT, 2000-2008 yılları arasında Cumhurbaşkanı seçiminde sadece DPP’nin katılımına izin vermiştir. KMT’nin Tayvan Parlamentosu’ndaki üstünlüğü 2016’ya kadar devam etmiş olup, 2008’deki seçimlerde 81 sandalyeyi, 2012’de ise 64 sandalyeyi kazanmıştır.
Söz konusu 2016 genel seçimlerinde KMT adayı Eric Chu oyların sadece yüzde 31’ini alarak ikinci sırada yer aldı. Aynı zamanda parlamento seçimini de kaybeden KMT, sadece 35 sandalyeyi kazanabildi. KMT’nin seçimlerdeki bu başarısızlığı 2008-2016 yılları arasında iki dönem Tayvan Cumhurbaşkanlığını yapan Ma Ing-jieou’in izlediği siyasete bağlanabilir. Diğer taraftan KMT’nin parlamentodaki üstünlüğünü kaybetme nedenleri de aşağıdaki birkaç noktayla açıklanabilir:
a) Ma Ing-jieou’in Çin’e yakın dış politikaya ağırlık vermesi. 2008-2016 yılları arasında Cumhurbaşkanı görevini yapan Ma Ing-jieou döneminde, Çin-Tayvan ilişkileri oldukça ilerlemiştir. 2010’da Çin’le imzalanan “Ekonomik İşbirliği Anlaşması” sayesinde Çin-Tayvan ekonomik işbirliği artmıştır. Çin Tayvan’ın en büyük ekonomik ortağı hâline geldi. 2008 yılında Çin ve Tayvan arasında başlanan doğrudan uçak seferleri de iki ülke arasındaki turizm, kültür ve eğitim işbirliklerinin canlanmasına etki etmiştir. Aynı zamanda Ma Ing-jieou Çin başkanı Xi Jinping’le dostane ilişkileri geliştirmekten geri durmamıştır. 7 Kasım 2015 tarihinde Singapur’da Ing-jieou Çin başkanı Xi Jinping ile ikili görüşme yaparak, Çin ve Tayvan arasında, 1949’dan beri Devlet Başkanları düzeyinde yapılmayan görüşmelerin ilkini başlamıştır. Söz konusu iki liderin görüşmesini Çin tarafı iki ülkenin birleşmesi için atılan ilk adım olarak değerlendirmiştir. Tayvan’da genel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde, Ma Ing-jieou’in Xi Jinping ile bu şekilde görüşmeleri KMT için olumsuz bir etki yaratmış olabilir. Bu görüşmeleri Tayvan’ın diğer siyasi partileri kullanmışlar ve bu yolla oylarını arttırmışlardı.
b) Tayvan’ın Çin’e olan ekonomik bağımlılığının artması. Forbes’in bilgilerine göre, 2015 yılında Tayvan ihracatının yüzde 26’sı Çin’e yapılmıştır (71,1 milyar dolar). Bu oran Tayvan GDP’sinin yüzde 16’sına karşılık gelmektedir.[4] Tayvan Çin’e doğrudan yatırım yapan üçüncü büyük ortağı olarak, Çin’e gelen yabancı doğrudan yatırımlarının yüzde 3,5’ine sahiptir.[5] Böylece, Tayvan Çin’in önemli bir ekonomik ortağı olmaya doğru evrilmektedir.
c) Halkın güvenini kaybetmesi. Ma Ing-jieou izlediği siyasetle KMT’nin Çin’e daha fazla yakınlaşarak ekonomik ilişkilerini arttırması Tayvanlıların endişelenmesine neden olmuştur. Böylece KMT halk katmanındaki desteği kaybetmeye başlamıştır. Taiwanese Public Opinion Foundation’in 27 Mayıs’taki anket verilerine göre, 2008-2012 yıllılarındaki Ma Ing-jieou’in Başkanlık dönemi siyasetini halkın yalnızca yüzde 35,4’ü desteklemektedir. Ankette halkın yüzde 52,5’nin ise Çin-Tayvan ilişkilerini arttırmama ve Tayvan’ın bağımsızlığını güçlendirme siyasetinden yanda oldukları belirtilmektedir.[6]
Çin Tayvan’ın siyasi hayatında KMT’nin otoritesinin azalmasından duyduğu ciddi rahatsızlığı gizlememiştir. Nitekim Tayvan’da yapılan genel seçimlerden itibaren Tsai İng-wen’in başkanlık törenine kadar, Çin’in Tayvan İşleri Ofisi Tayvan’ın siyasi hayatını doğrudan ilgilendiren konularda 6 defa basın toplantısı düzenlemiştir. Toplantılarda Çin-Tayvan ilişkilerinin sadece “Tek Çin” prensibi temelinde olduğunun ve Çin’in Tayvan’ın bağımsızlığına karşı olduğunun altı çizilmiştir.[7] Çin’in Tayvan’daki yeni iktidardan rahatsızlığı eylemlerine de yansımıştır. Örneğin, Mayıs ayında Tayvan boğazında yakın güneydoğu sahilinde birkaç askeri tatbikat gerçekleştirilmiştir. 5 Mayıs’ta Çin Halk Kurtuluş Ordusu Kara Kuvvetleri 13. Kolordusuna bağlı tugaylar ülkenin güneydoğu sahilinde denizden ve havadan karaya çıkarma yaptılar.[8] Ayrıca Tayvan’ın yeni başkanı Tsai Ing-wen’in yemin törenine sadece 3 gün kala, yani 17 Mayıs’ta, Çin Kara Kuvvetleri 31. Kolordusuna bağlı tugaylar da Tayvan boğazında büyük ölçüde yeni askeri tatbikatlar düzenlediler.[9]
Çin askerleri tarafından düzenlenen bu tatbikatlar Tayvan’a doğrudan gönderilen bir masaj olarak kabul edilebilir. Söz konusu askeri tatbikatlar Çin’in Tayvan’a diş göstermek amacıyla yapıldı denilebilir. Çünkü söz konusu askeri tatbikatlara katılan Çin Kara Kuvvetleri’nin 13. ve 31. Kolordusu Çin’in en önemli askeri birliklerinden biridirler. Örneğin, Çin Kara Kuvvetleri’nin 13. Kolordusu Çin’in zırhlı birliklerinden biri olarak savaşlara sürekli katılmaktadır. Bu Kolordu, 1950-1953 yılları arasında yapılan Kore Savaşı, 1949-1960 yılları arasında Doğu Türkistan operasyonu, 1959 yılında Tibet operasyonu, 1960 yılında Çin-Myanmar Sınır Çatışması, 1962 yılında Çin-Hindistan Sınır Çatışması ve 1979 yılında Çin-Vietnam Savaşı gibi savaşlara ve 1992 yılında Kamboçya’da, 2004 yılında Haiti’de ve 2015 yılında Afrika’da Barış Misyonlularına katılmıştı. Çin Kara Kuvvetleri’nin 31. Kolordusu ise, ülkenin güneydoğu sahilindeki stratejik önem taşıyan Fujian bölgesinde yer almaktadır.
Tsai Ing-wen de görevine resmen başladıktan hemen sonra, 29 Mayıs ve 8 Haziran arasında Tayvan Kuvvetleri’nin başkomutanı olarak, Tayvan’ın Hava Kuvvetleri’ne bağlı Hualien ve Jiashan hava üslerini, Deniz Kuvvetleri’ne bağlı Merkez kampını, Kara Kuvvetleri’ne bağlı Jinlioujie üssünü ve Askeri polise bağlı Fauci kampı ile 239. kampını ziyaret etti. [10] Tayvan başkanının kısa sürede ülkedeki Hava, Kara, Deniz Kuvvetleri’nin ve Askeri Polisi’n en önemli üslerini denetlemesi günümüze kadar Tayvan tarihinde görülmemiştir. Tsai Ing-wen’in ulusal savunmayı ve bağımsızlığı güçlendirme siyasetine ağırlık vereceği söylenebilir. Bununla birlikte Tsai İng-wen’in Başkanlık döneminde Tayvan-ABD ilişkilerini geliştirmeye yönelik bir dış politikayı ön plana çıkarması beklenmektedir. Nitekim Tsai Ing-wen ilk dış ziyaretlerini 26 Haziran ve 2 Temmuz 2016 tarihleri arasında Panama, Paraguay ve ABD olarak belirlemiştir.[11]
Tsai Ing-wen liderliğindeki DPP’nin Tayvan yönetiminde üstünlük kazanması, önümüzdeki süreçte Çin-Tayvan ilişkilerine olumsuz yansıma potansiyeli taşımaktadır. Tarafların çıkarları açısından konuya yaklaşılırsa aşağıdaki noktalara değinmek gerekecektir.
a) Tayvan açısından Çin-Tayvan ilişkilerinin geleceği: Tsai Ing-wen’in Çin-Tayvan ilişkilerine yönelik konuşmalarında doğrudan Çin’i rahatsız edici bir üslup kullanmadığı vurgulanmalıdır. Bundan dolayı Tsai Ing-wen Başkanlık döneminin ilk yıllarında doğrudan Çin’e çatışmaya girmeyebilir. Buna aynı zamanda Tayvan’ın ekonomik anlamda Çin’e olan bağımlılığı müsaade etmeyebilir. Bu doğrultuda Tsai Ing-wen Çin-Tayvan ilişkilerini ağırdan alarak, ilk etapta ülkesinin Çin’e olan ekonomik bağımlılığını azaltma ve yeni ticaret ortakları arama gibi stratejiye öncelik olarak seçebilir.
Tsai İng-wen’in kısa ve hatta orta vadede izleyebileceği değer bir siyaseti ise ülke bağımsızlığını güçlendirmek olabilir. Bilindiği gibi, Tayvan’ın bağımsızlığını Pasifik, Güney Amerika ve Afrika ülkelerinden sadece 23 ülke tanımaktadır ki, bunların çoğunluğu küçük devletlerdir. Tsai Ing-wen bu sayıyı arttırmayı ve Tayvan’ın bağımsızlığını güçlendirmeyi öncü politika haline getirebilir. Nitekim Tsai İng-wen’in Panama ve Paraguay devletlerine ziyaretleri de bu doğrultuda yorumlanabilir.
b) Çin açısından Çin-Tayvan ilişkilerinin geleceği: Çin-Tayvan ilişkilerinin geleceği Çin için de aşırı derecede önemlidir. Tayvan’ı Çin topraklarının bir parçası olarak tanıyan Pekin yönetimi 1949 yıldan beri iki yakanın birleşmesinden vaz geçmemektedir. KMT’lı Ma Ing-jieou döneminde oldukça iyileşen ikili işbirliğinin, Tayvan bağımsızlığını savunan DPP’li Tsai Ing-wen döneminde devem etmeyeceğine inanan Çin tarafı, Tayvan’daki genel seçimden bu yana “Tek Çin” prensibine bağlı kalmamaktadır. Pekin yönetiminin Tsai İng-wen iktidarını eleştirse bile, Tayvan’a karşı askeri güç kullanması zordur. Bunun bir kaç nedeni aşağıdaki gibi ifade edilebilir:
1) Çin-Tayvan ilişkilerini ABD’nin etkisini dikkate almadan incelemek mümkün değildir. Tayvan’a destek veren ABD 1979 yıldan itibaren “Tek Çin” prensibini kabul etti, ancak buna rağmen Tayvan’a silah satışını devam ettirdi. Son olarak ABD yönetimi Tayvan ile 2010 yılında 6,4 milyar dolarlık, 2015 yılında ise 1,831 milyar dolarlık silah satışı gerçekleştirmiştir. Böylece Tayvan sorunu kökünden çözülmezden, Çin-Tayvan ilişkilerindeki mevcut anlaşmazlığın korunması ABD’nin çıkarınadır. ABD Çin’in Tayvan’a yönelik tek taraflı çözümlerine karşı çıkabilir.
2) Çin-Tayvan ilişkilerinde Çin tarafı güç kullanırsa, Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi’nde yaşayan anlaşmazlıklar daha da körüklenebilir. Çünkü son zamanlarda Çin ve ASEAN ülkeleri arasında Güney Çin Denizi’nde bulunan ada ve adacıklarda egemenlik tartışmaları yükselirken, Tayvan da hak iddia etmeye başlamıştır. Doğu Çin Denizi’ndeki beş ada ve üç kayalıktan oluşan takımadaları da Çin, Japonya ve Tayvan arasında uzun süredir tartışma konusu olmaya devem etmektedir.
Kısacası Çin önümüzdeki süreçte Tayvan’la ilişkileri geliştirmede barışçıl yöntemleri deneyecektir ve Tayvan ile aradaki ekonomik, kültürel ve etnik ilişkileri geliştirmeye öncelik vererek, Tayvan’ı yumuşak güç üzerinden kazanmaya çalışacaktır.
Kaynaklar:
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Ömirbek Hanayi Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Çin’in Minzu Üniversitesi Kazak dili ve edebiyatı Fakültesini tamamlamıştır. 2008-2009 yılları arası Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne değişim öğrencisi olarak katılmıştır. 2010 yılında Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne giren Ömirbek Hanayi 2010-2012 yılları arası “Kasachisch im postsowjetischen Kasachstan” adlı proje üzerinde çalışmıştır.